The Japanese language has many distinctive characteristics.
- Japon dilinin birçok ayırt edici özellikleri var.
These are characteristics of the spoken language.
- Bunlar, konuşulan dilin özellikleridir.
It's a feature, not a bug.
- Bu bir özellik, bir hata değil.
Could you explain all the safety features to me once again?
- Bana bir kez daha tüm güvenlik özelliklerini açıklayabilir misin?
It's a very large property.
- Bu çok büyük bir özellik.
Superconductivity is a physical property.
- Üstüniletkenlik fiziksel bir özelliktir.
These are characteristics of the spoken language.
- Bunlar, konuşulan dilin özellikleridir.
The Japanese language has many distinctive characteristics.
- Japon dilinin birçok ayırt edici özellikleri var.
The lecturer spoke generally about American literature and specifically about Faulkner.
- Konferansçı genel olarak Amerikan edebiyatı ve özellikle Faulkner hakkında konuştu.
I want specific information.
- Özellikli bilgi istiyorum.
The botanist carefully recorded the morphological characteristics of the trees.
- Botanikçi dikkatle ağaçların morfolojik özellikleri kaydetti.
These are characteristics of the spoken language.
- Bunlar, konuşulan dilin özellikleridir.
The fundamental character traits of this woman were pride, decisiveness, and courage.
- Bu kadının temel karakter özellikleri gurur, kararlılık ve cesaretti.
North Africans are more or less like Italians. We're all people who live around the Mediterranean Sea and we share many cultural traits.
- Kuzey Afrikalılar az çok İtalyanlar gibidirler. Hepimiz Akdeniz çevresinde yaşayan insanlarız ve birçok kültürel özellikleri paylaşırız.
I want to emphasize this point in particular.
- Ben özellikle bu konuyu vurgulamak istiyorum.
The teacher particularly emphasized that point.
- Öğretmen özellikle o noktaya vurgu yaptı.
Specifications and price are subject to change.
- Teknik özellikler ve fiyat değişebilir.
I don't think Tom is particularly handsome.
- Tom'un özellikle yakışıklı olduğunu sanmıyorum.
I am pleased with this vivid portrait in particular.
- Ben özellikle bu canlı portreden memnunum.
It is important to pay special attention to your love life.
- Aşk hayatına özellikle dikkat etmen önemlidir.
Kate has very good features.
- Kate'in çok güzel özellikleri var.
She was a girl with finely chiseled features.
- O, ince yontulmuş özelliklere sahip bir kızdı.