The fundamental character traits of this woman were pride, decisiveness, and courage.
- Bu kadının temel karakter özellikleri gurur, kararlılık ve cesaretti.
North Africans are more or less like Italians. We're all people who live around the Mediterranean Sea and we share many cultural traits.
- Kuzey Afrikalılar az çok İtalyanlar gibidirler. Hepimiz Akdeniz çevresinde yaşayan insanlarız ve birçok kültürel özellikleri paylaşırız.
Specifications and price are subject to change.
- Teknik özellikler ve fiyat değişebilir.
There are no common properties shared by all games.
- Tüm oyunlar tarafından paylaşılan ortak özellikler yoktur.
She believes that jade has medicinal properties.
- O, yeşim taşının tıbbi özellikleri olduğuna inanmaktadır.
She was a girl with finely chiseled features.
- O, ince yontulmuş özelliklere sahip bir kızdı.
Because of its origins, Canadian English has features of both American and British English.
- Onun kökeninden dolayı, Kanada İngilizcesi hem Amerikan hem de İngiliz İngilizcesi ile ilgili özelliklere sahiptir.
These are characteristics of the spoken language.
- Bunlar, konuşulan dilin özellikleridir.
The Japanese language has many distinctive characteristics.
- Japon dilinin birçok ayırt edici özellikleri var.
Because of its origins, Canadian English has features of both American and British English.
- Onun kökeninden dolayı, Kanada İngilizcesi hem Amerikan hem de İngiliz İngilizcesi ile ilgili özelliklere sahiptir.
Could you explain all the safety features to me once again?
- Bana bir kez daha tüm güvenlik özelliklerini açıklayabilir misin?
Superconductivity is a physical property.
- Üstüniletkenlik fiziksel bir özelliktir.
Superconductivity is a physical property.
- Aşırıiletkenlik fiziksel bir özelliktir.
The botanist carefully recorded the morphological characteristics of the trees.
- Botanikçi dikkatle ağaçların morfolojik özellikleri kaydetti.
Japan has many different characteristics.
- Japonya'nın birçok farklı özellikleri var.
Specifications and price are subject to change.
- Teknik özellikler ve fiyat değişebilir.
The lecturer spoke generally about American literature and specifically about Faulkner.
- Konferansçı genel olarak Amerikan edebiyatı ve özellikle Faulkner hakkında konuştu.
The fundamental character traits of this woman were pride, decisiveness, and courage.
- Bu kadının temel karakter özellikleri gurur, kararlılık ve cesaretti.
Japan has many different characteristics.
- Japonya'nın birçok farklı özellikleri var.
Woman's intuition is clearly a valuable trait.
- Kadının sezgisi açıkça değerli bir özelliktir.
Japan has many distinctive traits.
- Japonya'nın pek çok ayırt edici özellikleri vardır.
The teacher particularly emphasized that point.
- Öğretmen özellikle o noktaya vurgu yaptı.
I want to emphasize this point in particular.
- Ben özellikle bu konuyu vurgulamak istiyorum.
Specifications and price are subject to change.
- Teknik özellikler ve fiyat değişebilir.
I'm not particularly keen on this kind of music.
- Bu tür müziğe özellikle düşkün değilim.
I have nothing in particular to do tomorrow.
- Yarın özellikle yapacak bir şeyim yok.
It is important to pay special attention to your love life.
- Aşk hayatına özellikle dikkat etmen önemlidir.
Because of its origins, Canadian English has features of both American and British English.
- Onun kökeninden dolayı, Kanada İngilizcesi hem Amerikan hem de İngiliz İngilizcesi ile ilgili özelliklere sahiptir.
Kate has very good features.
- Kate'in çok güzel özellikleri var.