These are characteristics of the spoken language.
- Bunlar, konuşulan dilin özellikleridir.
Japan has many different characteristics.
- Japonya'nın birçok farklı özellikleri var.
She was a girl with finely chiseled features.
- O, ince yontulmuş özelliklere sahip bir kızdı.
It's a feature, not a bug.
- Bu bir özellik, bir hata değil.
Superconductivity is a physical property.
- Süperiletkenlik fiziksel bir özelliktir.
Superconductivity is a physical property.
- Aşırıiletkenlik fiziksel bir özelliktir.
Japan has many different characteristics.
- Japonya'nın birçok farklı özellikleri var.
These are characteristics of the spoken language.
- Bunlar, konuşulan dilin özellikleridir.
Instead of giving Alex a nut each time he said something, she'd only give it when he specifically said nut.
- O, Alex'e her konuşmasında bir ceviz verme yerine, onu sadece özellikle ceviz dediğinde verecekti.
Specifications and price are subject to change.
- Teknik özellikler ve fiyat değişebilir.
The botanist carefully recorded the morphological characteristics of the trees.
- Botanikçi dikkatle ağaçların morfolojik özellikleri kaydetti.
The fundamental character traits of this woman were pride, decisiveness, and courage.
- Bu kadının temel karakter özellikleri gurur, kararlılık ve cesaretti.
Courage is a wonderful trait.
- Cesaret harika bir özelliktir.
Japan has many distinctive traits.
- Japonya'nın pek çok ayırt edici özellikleri vardır.
The teacher particularly emphasized that point.
- Öğretmen özellikle o noktaya vurgu yaptı.
I want to emphasize this point in particular.
- Ben özellikle bu konuyu vurgulamak istiyorum.
Specifications and price are subject to change.
- Teknik özellikler ve fiyat değişebilir.
I don't think Tom is particularly handsome.
- Tom'un özellikle yakışıklı olduğunu sanmıyorum.
I am pleased with this vivid portrait in particular.
- Ben özellikle bu canlı portreden memnunum.
It is important to pay special attention to your love life.
- Aşk hayatına özellikle dikkat etmen önemlidir.
She was a girl with finely chiseled features.
- O, ince yontulmuş özelliklere sahip bir kızdı.
Kate has very good features.
- Kate'in çok güzel özellikleri var.