özelleştir

listen to the pronunciation of özelleştir
Türkçe - İngilizce
customize
denationalize
özel
{s} exclusive

This bookstore deals exclusively in old and rare books. - Bu kitapçı özellikle eski ve nadir kitaplarla ilgileniyor.

The privilege is reserved exclusively for women. - Ayrıcalık özel olarak kadın için ayrılmıştır.

özel
specific

I want specific information. - Özellikli bilgi istiyorum.

When I was little, my grandmother would put out a small bowl of milk specifically for hedgehogs. - Ben küçükken, anneannem özellikle kirpi için küçük bir kase süt koyardı.

özel
{s} special

The television show was interrupted by a special news report. - Özel haber nedeniyle televizyon programı kesildi.

Do you have any special reason why you want to go to America? - Amerika'ya gitmek için özel bir nedenin var mı?

özel
personal

Personal life of Larry Ewing was shared in a website. - Bir web sayfasında, Larry Ewing'in özel hayatı paylaşıldı.

I don't know much about Tom's personal life. - Tom'un özel hayatı hakkında çok şey bilmiyorum.

özel
especial

We want Kylie Minogue to come to Turkey, especially Gaziantep. - Kylie Minogue'nun Türkiye'ye, özellikle Gaziantep'e gelmesini istiyoruz.

I have difficulty understanding abstract modern art, especially Mondrian. - Soyut modern sanatı anlamada güçlük çekiyorum, özellikle Mondrian.

özel
particular

Tom did it for no particular reason. - Tom'un onu yapmak için özel bir nedeni yoktu.

I don't think Tom is particularly handsome. - Tom'un özellikle yakışıklı olduğunu sanmıyorum.

özel
confidential
özel
private

Hackers find new ways of infiltrating private or public networks. - Hackerlar, özel ya da kamuya açık ağlara gizlice girmek için yeni yollar arıyorlar.

The press is interested in his private life. - Basın onun özel hayatıyla ilgileniyor.

özel
special; exceptional
özel
{s} individual
özel
{s} extraordinary
özel
{s} sole
oyunu özelleştir
(Bilgisayar) customize game
özel
(Bilgisayar) custome
özel
airs
özel
one-off
özel
magnify
özel
(Latin) ad hominem
özel
teteatete
özel
special risk
özel
privacy

Please respect my privacy. - Lütfen özel yaşamıma saygı gösterin.

özel
esoterical
özel
dedicated

Tom is a dedicated teacher. - Tom özel bir öğretmendir.

Tom is a very dedicated student. - Tom çok özel bir öğrenci.

özel
{s} proper

She believes that jade has medicinal properties. - O, yeşim taşının tıbbi özellikleri olduğuna inanmaktadır.

It's a very large property. - Bu çok büyük bir özellik.

özel
distinctive

The Japanese language has many distinctive characteristics. - Japon dilinin birçok ayırt edici özellikleri var.

Japan has many distinctive traits. - Japonya'nın pek çok ayırt edici özellikleri vardır.

özel
peculiar

Each language has its peculiarities. - Her dilin özellikleri vardır.

özel
magistral
özel
protected
özel
specific of
özel
specific to
özel
private; personal; special; particular; specific; distinctive
özel
very

You handled that particular problem very well. - O özel sorunun çok iyi üstesinden geldin.

Laura is very particular about her clothes. - Laura elbiseleri hakkında çok özel.

özel
state

The private colleges and universities of the United States are autonomous. - ABD'nin özel kolejleri ve üniversiteleri özerktir.

özel
intimate
özel
(Askeri) senior officer present afloat (USN) - mevcut kıdemli subay (denizde) SO-peculiar special operations-peculiar - özel harekat
özel
custom , private , special
özel
proprietary
özel
ad hoc
özel
privy
özel
self

Generosity is an important trait in today's selfish society. - Cömertlik bugünün bencil toplumunda önemli bir özelliktir.

özel
closet
özel
express

We would like to eat. Could you serve us expressly? We need to be on our way before half past one. - Yemek yemek istiyoruz. Özellikle bize hizmet eder misiniz? bir buçuktan önce yolda olmalıyız.

As my watch was slow, I missed the special express. - Saatim geri kaldığı için özel ekspresi kaçırdım.

özel
esoteric
özel
custom, private, special
özel
teteàtete
Türkçe - Türkçe

özelleştir teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı

Özel
hususi
Özel
mahsus
özel
Yalnız bir kişiye, bir şeye ait veya ilişkin olan
özel
Dikkatle değer, istisnai
özel
Devlete değil, kişiye ait olan, hususi, resmî karşıtı
özel
Bir kişiyi ilgilendiren veya kişiye ait olan, hususi, zati: "Özel bir diyeceği varmış gibi koluma girdi sokakta."- N. Cumalı
özel
Bir kişiyi ilgilendiren veya kişiye ait olan, hususî, zatî
özel
Her zaman görülenden, olağandan farklı
özel
Yalnız bir kişiye, bir şeye ait veya ilişkin olan: "Kendisini özel olarak görmek istediğini söyledi."- F. R. Atay