I want specific information.
- Özellikli bilgi istiyorum.
I wish I could be more specific.
- Keşke daha özel olabilsem.
We have exclusive rights to Tom's invention.
- Tom'un buluşu için özel haklara sahibiz.
It's one of the most exclusive addresses in the city.
- Bu, şehirdeki en özel adreslerden biri.
I have difficulty understanding abstract modern art, especially Mondrian.
- Soyut modern sanatı anlamada güçlük çekiyorum, özellikle Mondrian.
We want Kylie Minogue to come to Turkey, especially Gaziantep.
- Kylie Minogue'nun Türkiye'ye, özellikle Gaziantep'e gelmesini istiyoruz.
I don't think Tom is particularly handsome.
- Tom'un özellikle yakışıklı olduğunu sanmıyorum.
Tom did it for no particular reason.
- Tom'un onu yapmak için özel bir nedeni yoktu.
They asked me to leave because they were going to have a personal talk.
- Benden gitmemi istediler çünkü özel bir konuşma yapacaklardı.
Tom has a personal bodyguard.
- Tom'un özel koruması var.
Private detectives were hired to look into the strange case.
- Özel dedektifler tuhaf davaları araştırmak için kiralanırlar.
Hackers find new ways of infiltrating private or public networks.
- Hackerlar, özel ya da kamuya açık ağlara gizlice girmek için yeni yollar arıyorlar.
Do you have any special reason why you want to go to America?
- Amerika'ya gitmek için özel bir nedenin var mı?
The television show was interrupted by a special news report.
- Özel haber nedeniyle televizyon programı kesildi.
Please respect my privacy.
- Lütfen özel yaşamıma saygı gösterin.
The dedicated bike zone is most often at the rear of the train.
- Özel bisiklet bölgesi çoğunlukla trenin arkasındadır.
Tom is a dedicated teacher.
- Tom özel bir öğretmendir.
You handled that particular problem very well.
- O özel sorunun çok iyi üstesinden geldin.
You handled that particular situation very well.
- O özel durumun çok iyi şekilde üstesinden geldin.
The Japanese language has many distinctive characteristics.
- Japon dilinin birçok ayırt edici özellikleri var.
Japan has many distinctive traits.
- Japonya'nın pek çok ayırt edici özellikleri vardır.
The private colleges and universities of the United States are autonomous.
- ABD'nin özel kolejleri ve üniversiteleri özerktir.
Each language has its peculiarities.
- Her dilin özellikleri vardır.
It's a very large property.
- Bu çok büyük bir özellik.
She believes that jade has medicinal properties.
- O, yeşim taşının tıbbi özellikleri olduğuna inanmaktadır.
Generosity is an important trait in today's selfish society.
- Cömertlik bugünün bencil toplumunda önemli bir özelliktir.
We would like to eat. Could you serve us expressly? We need to be on our way before half past one.
- Yemek yemek istiyoruz. Özellikle bize hizmet eder misiniz? bir buçuktan önce yolda olmalıyız.
As my watch was slow, I missed the special express.
- Saatim geri kaldığı için özel ekspresi kaçırdım.
I don't need a tutor!
- Bir özel öğretmene ihtiyacım yok!
I've hired a private tutor to help me practice my German conversation.
- Ben benim Alman konuşmamı pratik etmeme yardım etmesi için özel öğretmen tuttum.
Tom never drinks except on special occasions.
- Özel durumlar dışında Tom asla içki içmez.
He never drinks except on special occasions.
- Özel durumlar dışında asla içmez.
Please respect my privacy.
- Lütfen özel yaşamıma saygı gösterin.
What's Tom's specialty?
- Tom'un özel ürünü nedir?
Tom's car is still in the driveway.
- Tom'un arabası hâlâ özel araba yolunda.
Tom's car was in the driveway.
- Tom'un arabası özel araba yolundaydı.
Your initial order is subject to a special discount of 5%.
- İlk siparişiniz% 5 oranında özel indirime tabidir.
We'll have some exceptions.
- Bazı özel durumlarımız olacak.
Is this a public or private company?
- Bu bir kamu ya da özel şirket mi?
Tom's parents worked hard to send him to private school.
- Tom'un ebeveynleri onu özel okula göndermek için çok çalıştı.
Tom goes to a top private school.
- Tom en iyi bir özel okula gidiyor.
Businesses have created more than 9.7 million private sector jobs in the past 52 months.
- İşletmeler, son 52 ay içinde 9.7 milyondan fazla özel sektör istihdamı yarattılar.
Private lessons are also available.
- Özel dersler de mevcuttur.
We need some coaching.
- Biraz özel derse ihtiyacımız var.
Mary gives private tuition in English, so that she can finance her studies.
- Mary, özel derslerini ingilizce olarak verir, böylece çalışmalarını finanse edebilir.
He never drinks except on special occasions.
- Özel durumlar dışında asla içmez.
Tom never drinks except on special occasions.
- Özel durumlar dışında Tom asla içki içmez.
The special effects are excellent.
- Özel efektler mükemmel.
We have lobsters only on special occasions.
- Sadece özel günlerde ıstakoz yeriz.
On special occasions, some people wear jewels.
- Özel günlerde, bazı insanlar mücevher takar.
Today's your special day.
- Bugünün senin özel günün.