The lecturer spoke generally about American literature and specifically about Faulkner.
- Konferansçı genel olarak Amerikan edebiyatı ve özellikle Faulkner hakkında konuştu.
When I was little, my grandmother would put out a small bowl of milk specifically for hedgehogs.
- Ben küçükken, anneannem özellikle kirpi için küçük bir kase süt koyardı.
This bookstore deals exclusively in old and rare books.
- Bu kitapçı özellikle eski ve nadir kitaplarla ilgileniyor.
It's one of the most exclusive addresses in the city.
- Bu, şehirdeki en özel adreslerden biri.
Some of the ingredients are harmful, especially if you are pregnant.
- Maddelerin bazıları, özellikle eğer hamile iseniz, zararlıdır.
We want Kylie Minogue to come to Turkey, especially Gaziantep.
- Kylie Minogue'nun Türkiye'ye, özellikle Gaziantep'e gelmesini istiyoruz.
Tom wasn't feeling particularly talkative.
- Tom özellikle konuşkan hissetmiyordu.
Why did you choose that particular subject?
- Bu özel konuyu neden seçtiniz?
They asked me to leave because they were going to have a personal talk.
- Benden gitmemi istediler çünkü özel bir konuşma yapacaklardı.
I don't know much about Tom's personal life.
- Tom'un özel hayatı hakkında çok şey bilmiyorum.
The press is interested in his private life.
- Basın onun özel hayatıyla ilgileniyor.
Hackers find new ways of infiltrating private or public networks.
- Hackerlar, özel ya da kamuya açık ağlara gizlice girmek için yeni yollar arıyorlar.
Motherhood and childhood are entitled to special care and assistance. All children, whether born in or out of wedlock, shall enjoy the same social protection.
- Ana ve çocuk özel ihtimam ve yardım görmek hakkını haizdir. Bütün çocuklar, evlilik içinde veya dışında doğsunlar, aynı sosyal korunmadan faydalanırlar.
What's the restaurant's speciality?
- Restaurantın özel ürünü nedir?
Please respect my privacy.
- Lütfen özel yaşamıma saygı gösterin.
Tom is a dedicated teacher.
- Tom özel bir öğretmendir.
The dedicated bike zone is most often at the rear of the train.
- Özel bisiklet bölgesi çoğunlukla trenin arkasındadır.
You handled that particular problem very well.
- O özel sorunun çok iyi üstesinden geldin.
She wants something very special for her birthday.
- Doğum günü için çok özel bir şey istiyor.
The Japanese language has many distinctive characteristics.
- Japon dilinin birçok ayırt edici özellikleri var.
Japan has many distinctive traits.
- Japonya'nın pek çok ayırt edici özellikleri vardır.
The private colleges and universities of the United States are autonomous.
- ABD'nin özel kolejleri ve üniversiteleri özerktir.
Each language has its peculiarities.
- Her dilin özellikleri vardır.
She believes that jade has medicinal properties.
- O, yeşim taşının tıbbi özellikleri olduğuna inanmaktadır.
You are not allowed here. This is private property.
- Buraya giremezsin. Bu özel bir mülkiyet.
Generosity is an important trait in today's selfish society.
- Cömertlik bugünün bencil toplumunda önemli bir özelliktir.
As my watch was slow, I missed the special express.
- Saatim geri kaldığı için özel ekspresi kaçırdım.
We would like to eat. Could you serve us expressly? We need to be on our way before half past one.
- Yemek yemek istiyoruz. Özellikle bize hizmet eder misiniz? bir buçuktan önce yolda olmalıyız.
I don't need a tutor!
- Bir özel öğretmene ihtiyacım yok!
I've hired a private tutor to help me practice my German conversation.
- Ben benim Alman konuşmamı pratik etmeme yardım etmesi için özel öğretmen tuttum.
I only wear a tie on special occasions.
- Ben sadece özel durumlarda kravat takarım.
He never drinks except on special occasions.
- Özel durumlar dışında asla içmez.
Please respect my privacy.
- Lütfen özel yaşamıma saygı gösterin.
What's Tom's specialty?
- Tom'un özel ürünü nedir?
Why is Tom's car parked in our driveway?
- Niçin Tom'un arabası bizim özel araba yolumuza park ediliyor?
Tom's car was in the driveway.
- Tom'un arabası özel araba yolundaydı.
Your initial order is subject to a special discount of 5%.
- İlk siparişiniz% 5 oranında özel indirime tabidir.
We'll have some exceptions.
- Bazı özel durumlarımız olacak.
Is this a public or private company?
- Bu bir kamu ya da özel şirket mi?
Do you go to a private school?
- Özel okula gidiyor musun?
I have a son in private school.
- Özel okulda bir oğlum var.
Businesses have created more than 9.7 million private sector jobs in the past 52 months.
- İşletmeler, son 52 ay içinde 9.7 milyondan fazla özel sektör istihdamı yarattılar.
Private lessons are also available.
- Özel dersler de mevcuttur.
We need some coaching.
- Biraz özel derse ihtiyacımız var.
Mary gives private tuition in English, so that she can finance her studies.
- Mary, özel derslerini ingilizce olarak verir, böylece çalışmalarını finanse edebilir.
I only wear a tie on special occasions.
- Ben sadece özel durumlarda kravat takarım.
He never drinks except on special occasions.
- Özel durumlar dışında asla içmez.
The special effects are excellent.
- Özel efektler mükemmel.
We have lobsters only on special occasions.
- Sadece özel günlerde ıstakoz yeriz.
On special occasions, some people wear jewels.
- Özel günlerde, bazı insanlar mücevher takar.
Today's your special day.
- Bugünün senin özel günün.