öyle teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- so
- such
He is not such a fool as to believe that story.
- Hikayeye inanacak kadar öylesine aptal değildir.
Such was the explosion that the roof was blown off.
- Öyle bir patlamaydı ki çatı uçuruldu.
- thus, thusly, so, in that manner
- such ... as that/those, such, (something, someone) like that
- such; so; that; like that
- as such
If you are a student, behave as such.
- Eğer bir öğrenci isen, öyle davran.
He is a famous painter and should be treated as such.
- O ünlü bir ressamdır ve öyle davranılmalı.
- thusly
- so that
- accordingly
While I understand what you are saying, I cannot do accordingly.
- Söylediklerini anlamama karşın, öyle yapamıyorum.
- like that
I'd never say something like that.
- Ben asla öyle bir şey söylemezdim.
I would never say anything like that.
- Ben asla öyle bir şey söylemezdim.
- precisely
Tell me precisely why you think so.
- Neden öyle düşündüğünü bana tam olarak söyle.
- too
It's not such a big problem. You're worrying way too much.
- O öyle büyük bir sorun değil. Oldukça fazla üzülüyorsun.
At your age, I would think so, too.
- Senin yaşında ben de öyle düşünürdüm.
- thus and so
- arent
- rather
Our car is rather old, but so is theirs.
- Arabamız oldukça eski ama onlarınki de öyle.
I would rather die than do such an unfair thing.
- Öylesine haksız bir şey yapmaktansa ölmeyi tercih ederim.
- (Fiili Deyim ) as much
- öyle mi
- oh yeah
- öyle ya
- of course
- öyle ise In that case, .../If that's
- the case
- öyle bir
- such a
- öyle böyle
- so that
- öyle desene
- Say so, then!Then, say so!Why don't you say so!
- öyle mi!
- so!
- öyle sanıyorum
- I think
- öyle yada böyle
- one way or another
- öyle öyle
- so so
- öyle, o kadar, o derece
- So, so, so deeply
- Öyle yağma yok
- Not on your life!
- öyle ... ki
- such ... that
- öyle bir şey
- somewhere about
- öyle bir şey yok
- no such thing
- öyle bir şey yok
- there is no such thing
- öyle biri
- such a one
- öyle de battık böyle de
- in for a penny in for a penny
- öyle de olsa
- even though
- öyle demek istemedim
- I didn't mean that
- öyle değil mi
- eh
- öyle düşünmüyorum
- I don't think so
- öyle geldi ki I/he/she felt like ...: Öyle geldi ki gidip onunla konuşayım
- I felt like going and having a talk with him
- öyle geliyor ki
- methinks
- öyle gelmek
- to seem to be like that to (someone)
- öyle görülüyor ki
- there is every appearance that
- öyle ise
- now then
- öyle mi
- well
I know him well. Oh, do you?
- Onu iyi tanırım. Ah, öyle mi?
- öyle mi
- Is that so?
Is that so? Let's go there next then.
- Öyle mi? O zaman bir sonraki sefer oraya gidelim.
- öyle mi
- I declare
- öyle mi
- is that so ?
- öyle mi
- really
Do you really think so?
- Gerçekten öyle mi düşünüyorsun?
Did you just really say that?
- Gerçekten tam olarak öyle mi söyledin?
- öyle olsun
- (Konuşma Dili) All right./So be it./As you wish
- öyle olsun
- amen
- öyle ya
- That's the way it is/was!
- öyle ya da böyle
- (Konuşma Dili) one way or another
- öyle ya da böyle
- (Konuşma Dili) one way and another
- öyle ya da böyle
- rain or shine
Rain or shine, the postman delivers the mail.
- Öyle ya da böyle, postacı postayı dağıtır.
Tom intends to go, rain or shine.
- Öyle ya da böyle, Tom'un gitmeye niyeti var.
- öyle ya da böyle
- by hook or crook
- öyle şey/yağma yok
- (Konuşma Dili) It's out of the question!/Not on your life!
- madem öyle
- then
- öyle ki
- such that
The frost was such that the birds fell on the fly.
- Soğuk öyle ki kuşlar anında düştü.
- öyle mi
- {ü} so
- bana öyle geliyor ki
- i have a feeling (that)
- bana öyle geliyor ki
- i have a feeling that
- bana öyle geliyordu ki
- i was under the impression
- olur mu öyle şey
- no way!
- olur mu öyle şey
- come on!
- sen öyle san
- reckon!
- sen öyle san
- you think so
- yine öyle
- pretty much the same
- öyle ki
- so much so that
- öyle olsun
- (Konuşma Dili) be it so
- öyle olsun
- let it be so
- öyle ki
- so that
- ama öyle ama böyle
- one way or another
- bensiz mutluysan hep öyle kal
- If you happy without so you always be
- evet öyle
- yes, it is
- eğer öyle ise
- if so
- Öyle olsun
- let it be
- Kazın ayağı öyle değil
- The truth of the matter is different
- aynen öyle
- precisely
- bana öyle geldi ki
- methought
- bana öyle geliyor ki
- it seems to me that
- bana öyle geliyor ki
- meseems
- bir öyle bir böyle
- chopping and changing
- bir öyle bir böyle olan
- uncertain
- gerçekten öyle
- quite so!
- gerçekten öyle mi
- is that so?
- ha öyle ha böyle
- much of a muchness
- hala da öyle
- (Bilgisayar) i still do
- hiç de öyle değil
- It's not like that at all
- kazın ayağı öyle değil
- (Konuşma Dili) It's not like that at all./The truth of the matter is a different thing indeed
- korkarım öyle değil
- I'm afraid not
- kâh öyle kâh böyle olan
- seesaw
- kâh öyle kâh böyle olmak
- seesaw
- neden öyle söyledin
- why did you say that
- niye öyle dedin
- why did you say that
- orası öyle
- That's true./That's so
- sen öyle zannet
- you reckon!
- sen öyle zannet
- that’s what you think
- ya öyle ya da böyle
- in one's way or another
- öyle mi
- is that so
- öyle mi
- well, i declare