That pretty bird did nothing but sing day after day.
- O güzel kuş her gün ötmekten başka bir şey yapmadı.
Fuck, I cannot sleep because those damned owls are hooting so loudly.
- Lanet, uyuyamıyorum çünkü o lanet baykuşlar çok yüksek sesle ötüyorlar.
I could hear an owl hooting in the distance.
- Uzakta öten bir baykuş duyabiliyordum.
Every morning, the rooster crows.
- Her sabah horoz öter.
I heard a rooster crow and knew I'd soon have to get out of bed.
- Bir horozun öttüğünü duydum ve yakında yataktan çıkmak zorunda kalacağımı biliyordum.
I am cooing like a pigeon.
- Ben bir güvercin gibi ötüyorum.
The pigeon is cooing in the balcony.
- Balkonda güvercin ötüyor.
I ate too many beans and now my backside cannot stop singing.
- Çok fazla fasulye yedim ve şimdi popom ötmeyi durduramıyor.
A bird is known by its song and a man by his way of talking.
- Bir kuş ötmesiyle ve bir insan konuşma tarzıyla tanınır.