öten

listen to the pronunciation of öten
Türkçe - İngilizce
sounding
sonorous
öte
beyond

The patient was quite beyond help, so that the doctors could do no more. - Hasta yardım almanın ötesindeydi, onun için doktorlar daha fazlasını yapamadı.

This work is beyond my grasp. - Bu iş benim kavramamın ötesindedir.

öte
{e} above

You must, above all, be faithful to your friends. - Her şeyin ötesinde arkadaşlarına sadık olmalısın.

He is above doing such a thing. - O öyle bir şey yapmanın ötesinde.

öte
the further side, the other side; the rest, the other; farther, further, beyond
öte
meta
öte
past

The post office is just past the bank. - Postane tam bankanın ötesinde.

öte
far

Its modernization was far beyond my expectations. - Onun modernizasyonu beklentilerimin çok ötesindeydi.

They walked three miles farther. - Onlar üç mil öteye yürüdü.

bir yerde borusu öten kişi
(deyim) cock of the walk
borusu öten kimse
big noise
vakitsiz öten horozun başını keserler
(Atasözü) A person who talks out of season will suffer for it
öte
the other side

Sami was on the other side. - Sami öteki taraftaydı.

öte
over
öte
trans
öte
other, yonder, far (side)
öte
the further side of, the other side of
öte
further
Türkçe - Türkçe

öten teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı

Öte
mavera
öte
Konuşanın temel olarak aldığı bir şeyden daha uzak olan yer veya şey, mavera: "Köşklerin biraz ötesinde köy kulübelerine benzer derme çatma evler görülürdü."- R. E. Ünaydın
öte
Bulunulan yere göre karşı yanda olan
öte
Daha fazla, çok
öte
Bir şeyin arkadan gelen bölümü
öte
Bulunulan yere göre karşı yanda olan: "Evimizin bir yanı bahçe, öte yanı sokaktı."- M. Ş. Esendal
öte
Daha uzak
öte
Konuşanın temel olarak aldığı bir şeyden daha uzak olan yer veya şey, mavera
öte
Daha fazla, çok: "Güzel olduğu pek iddia edilmezdi ama, güzellikten de öte güçlü bir çekiciliği vardı."- H. Taner
öten