öte

listen to the pronunciation of öte
Türkçe - İngilizce
beyond

When I have finished writing the letter, I will take you to the lake about two miles beyond the hill. - Ben mektubu yazmayı bitirdiğimde, seni yaklaşık olarak tepenin iki mil ötesindeki göle götüreceğim.

This work is beyond my grasp. - Bu iş benim kavramamın ötesindedir.

the further side, the other side; the rest, the other; farther, further, beyond
past

The post office is just past the bank. - Postane tam bankanın ötesinde.

the other side

Sami was on the other side. - Sami öteki taraftaydı.

above

We live about three miles above this bridge. - Bu köprünün yaklaşık üç mil ötesinde yaşıyoruz.

Above and beyond this, he can read Hebrew. - Bunun ötesinde İbranice okuyabilir.

meta
over
trans
other, yonder, far (side)
the further side of, the other side of
further
far

He went no farther than the gate. - Kapıdan daha öteye gitmedi.

They walked three miles farther. - Onlar üç mil öteye yürüdü.

daha öte
further
öte gün
Beyond day
öte gün prov
a few days ago
öte yandan
at the same time, on the other hand
öte yandan
at the same time
daha öte
farther
yolun öte tarafında
across the board
yolun öte tarafında
across the way
diğer yandan, öte yandan
other hand, on the other hand
den öte
beyond
Türkçe - Türkçe
Konuşanın temel olarak aldığı bir şeyden daha uzak olan yer veya şey, mavera: "Köşklerin biraz ötesinde köy kulübelerine benzer derme çatma evler görülürdü."- R. E. Ünaydın
Bulunulan yere göre karşı yanda olan
Daha fazla, çok
Bir şeyin arkadan gelen bölümü
Bulunulan yere göre karşı yanda olan: "Evimizin bir yanı bahçe, öte yanı sokaktı."- M. Ş. Esendal
Daha uzak
Konuşanın temel olarak aldığı bir şeyden daha uzak olan yer veya şey, mavera
Daha fazla, çok: "Güzel olduğu pek iddia edilmezdi ama, güzellikten de öte güçlü bir çekiciliği vardı."- H. Taner
mavera
öte gün
Geçen gün, yakın günlerden birinde
öte yandan
Diğer taraftan, başka bir yönden, karşılık olarak
öte