öt

listen to the pronunciation of öt
Türkçe - İngilizce
{f} hoot

I could hear an owl hooting in the distance. - Uzakta öten bir baykuş duyabiliyordum.

Fuck, I cannot sleep because those damned owls are hooting so loudly. - Lanet, uyuyamıyorum çünkü o lanet baykuşlar çok yüksek sesle ötüyorlar.

{f} blare
{f} crow

The rooster crows, Cock-a-doodle-doo! in the morning. - Horoz sabahleyin kukuriku diye öter.

Tom didn't hear the rooster crow. - Horoz ötüşünü duymadım.

coo

The pigeon is cooing in the balcony. - Balkonda güvercin ötüyor.

I am cooing like a pigeon. - Ben bir güvercin gibi ötüyorum.

{f} warble
ga11
Türkçe - Türkçe
bakınız öd (I)