Your prejudices are showing.
- Önyargılarınız gösteriyor.
We should not be influenced in our decisions by our prejudices.
- Kararlarımızda önyargılarımızdan etkilenmemeliyiz.
He was prejudiced against women drivers.
- Kadın sürücülere karşı önyargılıydı.
The nuclear family is a young prejudice; in fact, families have only been built around the few immediate members in the last 50 or 60 years of relative wealth.
- Çekirdek aile genç bir önyargıdır; aslında, aileler sadece göreli zenginliğin son 50 ya da 60 yılı içinde birkaç yakın üyenin etrafında inşa edilmiştir.
I think Tom is biased.
- Tom'un önyargılı olduğunu düşünüyorum.
We think our boy is brilliant. Of course, we might be biased.
- Oğlumuzun çok parlak olduğunu düşünüyoruz. Elbette ki önyargıyla böyle düşünüyor olabiliriz.