I have an important role.
- Önemli bir rolüm var.
Terrorism is the most important factor for the division of a country and the creation of autonomous regions.
- Terörizm, bir ülkenin bölünmesi ve ayrılıkçı bölgelerin oluşumu için en önemli faktördür.
He has made a significant decision.
- Önemli bir karar aldı.
While most of us are significantly better off financially than our parents and grandparents, happiness levels haven't changed to reflect that.
- Çoğumuz ebeveynlerimiz ve büyük ebeveynlerimizden önemli ölçüde daha varlıklı olmamıza karşın, onu yansıtan mutluluk seviyeleri değişmemiştir.
Mercury is very close to the Sun and has no substantial atmosphere.
- Merkür, Güneş'e çok yakındır ve önemli bir atmosferi yoktur.
Using cash makes you think money is truly substantial.
- Nakit kullanmak sana paranın gerçekten önemli olduğunu düşündürür.
Sunday's match will be crucial.
- Pazar günkü maç çok önemli olacak.
Mental strength is crucial for success in any sports.
- Zihinsel güç herhangi bir sporda başarı için çok önemlidir.
That is your major problem.
- O, senin önemli sorunundur.
She spends a major part of her income on food.
- O, gelirinin önemli bir bölümünü gıdaya harcıyor.
Hard work is an essential element of success.
- Sıkı çalışma başarının önemli bir faktörüdür.
Memory is an essential function of our brain.
- Hafıza, beynimizin önemli bir fonksiyonudur.
Statues of Buddha are notable works of Japanese art.
- Buda heykelleri Japon sanatının önemli eserleridirler.
Coal is especially important.
- Kömür özellikle önemlidir.
Freedom of speech is especially important to broadcasters.
- Konuşma özgürlüğü özellikle yayımcılar için önemlidir.
That's the only thing that's important.
- Önemli olan tek şey odur.
I don't know why that's important.
- Onun neden önemli olduğunu bilmiyorum.
The coral reef is the region's prime attraction.
- Mercan kayalığı, bölgenin en önemli cazibesidir.
I have to speak to you about something important.
- Seninle önemli bir şey hakkında konuşmak zorundayım.
Tom thinks it important for Mary to learn how to speak French.
- Tom Mary'nin Fransızca konuşmayı öğrenmesinin önemli olduğunu düşünüyor.
What were the chief events of last year?
- Geçen yılın önemli olayları nelerdi?
What were yesterday's chief events?
- Dünün önemli olayları neydi?
While most of us are significantly better off financially than our parents and grandparents, happiness levels haven't changed to reflect that.
- Çoğumuz ebeveynlerimiz ve büyük ebeveynlerimizden önemli ölçüde daha varlıklı olmamıza karşın, onu yansıtan mutluluk seviyeleri değişmemiştir.
My office is significantly brighter than yours.
- Benim bürom seninkinden önemli ölçüde daha aydınlıktır.
The falling of the Berlin Wall was truly a momentous occasion.
- Berlin duvarının düşüşü gerçekten önemli bir fırsattı.
Tom made a grave mistake.
- Tom önemli bir hata yaptı.
The international situation is becoming grave.
- Uluslararası durum önemli hâle geliyor.
At that high school, sports is more important than academics.
- O lisede, spor, derslerden daha önemlidir.
High fever is a prominent symptom of this disease.
- Yüksek ateş, bu hastalığın önemli bir belirtisidir.
Many important historical events took place 7000 years B.C.
- Birçok önemli tarihsel olaylar M.Ö 7000 yıllarında gerçekleşti.
That film was an extremely inaccurate portrayal of key historical events.
- O film önemli tarihsel olayların son derece yanlış bir tasviriydi.
While most of us are significantly better off financially than our parents and grandparents, happiness levels haven't changed to reflect that.
- Çoğumuz ebeveynlerimiz ve büyük ebeveynlerimizden önemli ölçüde daha varlıklı olmamıza karşın, onu yansıtan mutluluk seviyeleri değişmemiştir.
Madrid is the capital of Spain and its most important city.
- Madrid İspanyanın başkenti ve onun en önemli şehri.
The tax increases affected our lives greatly.
- Vergi artışları hayatlarımızı önemli ölçüde etkiledi.
This matter is of great importance.
- Bu sorun çok önemlidir.
Other factors of importance, which make litigation of large corporations more difficult, are the size and complexity of their activities.
- Büyük şirketleri dava etmeyi zorlaştıran diğer önemli etkenler de faaliyetlerinin boyutları ve karmaşıklığıdır.
Today's paper contains nothing of importance.
- Bugünkü gazete önemli bir şey içermiyor.
Yeah, it's no big deal.
- Evet, bu hiç önemli değil.
Fuel economy is a big advantage of this car.
- Yakıt tasarrufu bu arabanın önemli bir avantajıdır.
There is considerable optimism that the economy will improve.
- Ekonominin gelişeceğine dair önemli bir iyimserlik var.
I think I've showed considerable constraint under the circumstances.
- Ben bu koşullar altında önemli bir baskı gösterdiğimi düşünüyorum.
A healthy and balanced diet is very important for all of us.
- Sağlıklı ve dengeli bir diyet hepimiz için çok önemlidir.
Why is it important to eat healthy food?
- Neden sağlıklı yiyecek yemek önemlidir?
Many important historical events took place 7000 years B.C.
- Birçok önemli tarihsel olaylar M.Ö 7000 yıllarında gerçekleşti.
That film was an extremely inaccurate portrayal of key historical events.
- O film önemli tarihsel olayların son derece yanlış bir tasviriydi.
The tower occupied a prominent spot on the ridge.
- Kule tepede önemli bir yer işgal etti.
High fever is a prominent symptom of this disease.
- Yüksek ateş, bu hastalığın önemli bir belirtisidir.
We have a serious problem.
- Önemli bir problemimiz var.
The only thing that matters is that you are safe.
- Önemli olan tek şey, güvende olmandır.
Safety is what matters most.
- Güvenlik en önemli şeydir.
Japan imports various raw materials from abroad.
- Japonya yurtdışından birçok önemli ham madde ithal eder.
Material conditions are extremely important.
- Malzeme koşulları son derece önemlidir.
It doesn't matter how beautiful your theory is, it doesn't matter how smart you are. If it doesn't agree with experiment, it's wrong.
- Teorinin ne kadar güzel olduğu önemli değil, ne kadar akıllı olduğun önemli değil. Eğer o deneyle uymuyorsa, o yanlıştır.
It doesn't matter how smart you are.
- Ne kadar akıllı olduğun önemli değil.
Before we get started, I'd just like to say a few words about how important this job is.
- Biz başlamadan önce bu işin ne kadar önemli olduğu hakkında birkaç söz söylemek istiyorum.
Let's start focusing on more important matters.
- Daha önemli konular üzerinde odaklanmaya başlayalım.
He never forgot his ambition to become a leading politician.
- O önemli bir politikacı olma hırsını asla unutmadı.
The importance of music is underrated.
- Müziğin önemi küçümsenmiştir.
He put emphasis on the importance of the exercise.
- O, egzersizin önemi üzerine vurgu yaptı.
Tom made a crucial mistake.
- Tom çok önemli bir hata yaptı.
It's crucial for my girlfriend to be a hugger.
- Kız arkadaşımın kucaklamayı seven biri olması çok önemli.
Your blade... Do you know its significance?
- Senin kılıcın. Onun önemini biliyor musun?
Today I will be speaking about the significance of sports in modern society.
- Bugün modern toplumda sporun önemi hakkında konuşacağım.
Your help is vital to the success of our plan.
- Senin yardımın planımızın başarısı için çok önemlidir.
She's vital to the mission.
- O görev için çok önemlidir.
It doesn't matter whether your answer is right or wrong.
- Cevabınızın yanlış ya da doğru olması önemli değil.
It doesn't matter when you come.
- Ne zaman geldiğin önemli değil.
This was the highlight of my day.
- Bu, günümün önemli olayıydı.
That's interesting, but not important.
- Bu ilginç ama önemli değil.
That's not important now.
- O şimdi önemli değil.
It doesn't matter whether your answer is right or wrong.
- Cevabınızın yanlış ya da doğru olması önemli değil.
It doesn't matter whether you answer or not.
- Cevap verip vermemem önemli değil.
Tom wanted to tell Mary something important.
- Tom Mary'ye önemli bir şey söylemek istedi.
I'm about to tell you something important.
- Sana önemli bir şey söylemek üzereyim.
It does not matter that he did not know about it.
- Onu bilmediği önemli değil
It does not matter that he did not know about it.
- onun hakkında bilmediği önemli değildir.
I am somebody and I am important.
- Ben önemli kimseyim ve önemliyim.
The coral reef is the region's prime attraction.
- Mercan kayalığı, bölgenin en önemli cazibesidir.
Life has improved markedly.
- Hayat önemli derecede ilerledi.
Tom brought up an interesting point during the meeting.
- Tom toplantı sırasında önemli bir konudan bahsettti.
That's interesting, but not important.
- Bu ilginç ama önemli değil.
You must bring home to him the importance of the matter.
- Meselenin önemini ona iyice anlatmalısın.
It doesn't matter what he said.
- Söylediği şeyin hiçbir önemi yok.
They're of no consequence.
- Onların hiç önemi yok.
It is important to emphasize that the consequences are not the same.
- Sonuçların aynı olmadığını vurgulamak önemlidir.
What is most important in life differs from person to person.
- Hayatta neyin en önemli olduğu kişiden kişiye değişir.
Terrorism is the most important factor for the division of a country and the creation of autonomous regions.
- Terörizm, bir ülkenin bölünmesi ve ayrılıkçı bölgelerin oluşumu için en önemli faktördür.
He placed emphasis on the importance of education.
- O, eğitimin önemini vurguladı.
He put emphasis on the importance of the exercise.
- O, egzersizin önemi üzerine vurgu yaptı.
If we’re truly a nation of family values, we wouldn’t put up with the fact that many women can’t even get a paid day off to give birth.
- Eğer gerçekten aile değerlerine önem veren bir milletsek, çoğu kadının doğum yapmak için ücretli izin bile alamadığı gerçeğine katlanmazdık.
Sugary drinks have no nutritional value and contribute significantly to weight gain.
- Şekerli içeceklerin hiçbir besin değeri yoktur ve kilo almaya önemli ölçüde etki ederler.
Travelling causes a significant amount of pollution.
- Seyahat etmek önemli miktarda kirliliğe neden olur.
The amount of money we collected was insignificant.
- Topladığımız paranın miktarı önemsizdi.
Since the mid-20th century, the number of hutongs in Beijing has dropped dramatically as they are demolished to make way for new roads and buildings.
- 20. yüzyılın ortalarından beri Pekin'de su kuyusu sayısı önemli ölçüde düşmüş ve yeni yol ve binalar için bir yol yapmak için yıkılmışlardır.
The dollar exchange rate has increased dramatically.
- Dolar döviz kuru önemli ölçüde arttı.
This is significantly different.
- Bu önemli derecede farklı.
Tom is doing significantly better.
- Tom önemli derecede daha iyi yapıyor.
Paying attention to what you are doing is one of the most important keys to success.
- Ne yaptığına dikkat etmek başarmak için en önemli anahtarlardan biridir.
I thought this wasn't a big deal.
- Bunun çok önemli olmadığını düşündüm.
It's a very big deal.
- Bu çok önemli bir konu.
I realized that I had grown up when I started heeding my parents' advice.
- Ben ailemin tavsiyesini önemsemeye başladığımda büyüdüğümü fark ettim.
My office is significantly brighter than yours.
- Benim bürom seninkinden önemli ölçüde daha aydınlıktır.
Sugary drinks have no nutritional value and contribute significantly to weight gain.
- Şekerli içeceklerin hiçbir besin değeri yoktur ve kilo almaya önemli ölçüde etki ederler.
The problem is important on that account.
- Sorun, o nedenle önemlidir.
It's important to take cultural relativism into account before judging another culture.
- Başka bir kültürü yargılamadan önce kültürel göreceliği hesaba katmak önemlidir.
Intonation is very important. It can completely change the meaning.
- Tonlama çok önemlidir. Anlamı tamamen değiştirebilir.
The teacher stressed the importance of taking notes.
- Öğretmen not almanın önemini vurguladı.
There were important notes in that notebook.
- O not defterinde önemli notlar vardı.
The most precious thing in life is moments.
- Hayattaki en önemli şey anlardır.
That's the least of our problems at the moment.
- Bu, şu an için sorunlarımız arasında en önemsiz olanı.
He laid stress on the importance of being punctual.
- Dakik olmanın önemine vurgu yaptı.
It is important to stress that the consequences are not the same.
- Sonuçların aynı olmadığını vurgulamak önemlidir.
Sugary drinks have no nutritional value and contribute significantly to weight gain.
- Şekerli içeceklerin hiçbir besin değeri yoktur ve kilo almaya önemli ölçüde etki ederler.
His opinions carry weight.
- Onun fikirleri önemlidir.
Cildinize itina etmeniz mühimdir.
- Cildinize özen göstermeniz önemlidir.
Tabiat, her sayfasında mühim muhteva sunan yegâne kitaptır.
- Doğa, her sayfasında önemli içerik sunan tek kitaptır.