Terrorism is the most important factor for the division of a country and the creation of autonomous regions.
- Terörizm, bir ülkenin bölünmesi ve ayrılıkçı bölgelerin oluşumu için en önemli faktördür.
Recycling paper is very important.
- Kâğıdı geri dönüştürmek çok önemlidir.
Do you think that's significant?
- Onun önemli olduğunu düşünüyor musun?
While most of us are significantly better off financially than our parents and grandparents, happiness levels haven't changed to reflect that.
- Çoğumuz ebeveynlerimiz ve büyük ebeveynlerimizden önemli ölçüde daha varlıklı olmamıza karşın, onu yansıtan mutluluk seviyeleri değişmemiştir.
Using cash makes you think money is truly substantial.
- Nakit kullanmak sana paranın gerçekten önemli olduğunu düşündürür.
Tom has a very substantial retirement fund.
- Tom'un çok önemli bir emeklilik fonu vardır.
Mental strength is crucial for success in any sports.
- Zihinsel güç herhangi bir sporda başarı için çok önemlidir.
Sunday's match will be crucial.
- Pazar günkü maç çok önemli olacak.
Tobacco was one of their major crops.
- Tütün önemli ürünlerden biridir.
That is your major problem.
- O, senin önemli sorunundur.
Memory is an essential function of our brain.
- Hafıza, beynimizin önemli bir fonksiyonudur.
When you send a telegram, brevity is essential because you will be charged for every word.
- Bir telgraf gönderdiğinde, kısalığı önemli çünkü her kelime için ücretlendirileceksin.
Statues of Buddha are notable works of Japanese art.
- Buda heykelleri Japon sanatının önemli eserleridirler.
Freedom of speech is especially important to broadcasters.
- Konuşma özgürlüğü özellikle yayımcılar için önemlidir.
Coal is especially important.
- Kömür özellikle önemlidir.
I think that's important.
- Onun önemli olduğunu düşünüyorum.
That's the only thing that's important.
- Önemli olan tek şey odur.
The coral reef is the region's prime attraction.
- Mercan kayalığı, bölgenin en önemli cazibesidir.
Many parents think it's important for their children to learn how to speak French.
- Birçok ebeveynler çocuklarının Fransızca konuşmayı öğrenmelerinin önemli olduğunu düşünüyorlar.
The more countries a language is spoken in, the less important it is to sound like a native speaker, since speakers of that language are accustomed to hearing various dialects.
- Bir dil ne kadar çok ülkede konuşulursa, yerli konuşanı gibi ses çıkarmak o kadar daha az önemlidir, çünkü o dilin konuşanları değişik lehçeler duymaya alışkındır.
What were yesterday's chief events?
- Dünün önemli olayları neydi?
What were the chief events of last year?
- Geçen yılın önemli olayları nelerdi?
Tom's French has improved significantly.
- Tom'un Fransızcası önemli oranda gelişti.
While most of us are significantly better off financially than our parents and grandparents, happiness levels haven't changed to reflect that.
- Çoğumuz ebeveynlerimiz ve büyük ebeveynlerimizden önemli ölçüde daha varlıklı olmamıza karşın, onu yansıtan mutluluk seviyeleri değişmemiştir.
The falling of the Berlin Wall was truly a momentous occasion.
- Berlin duvarının düşüşü gerçekten önemli bir fırsattı.
It's very important for Tom to visit his father's grave.
- Babasının mezarını ziyaret etmek Tom için çok önemlidir.
Tom made a grave mistake.
- Tom önemli bir hata yaptı.
At that high school, sports is more important than academics.
- O lisede, spor, derslerden daha önemlidir.
High fever is a prominent symptom of this disease.
- Yüksek ateş, bu hastalığın önemli bir belirtisidir.
Many important historical events took place 7000 years B.C.
- Birçok önemli tarihsel olaylar M.Ö 7000 yıllarında gerçekleşti.
That film was an extremely inaccurate portrayal of key historical events.
- O film önemli tarihsel olayların son derece yanlış bir tasviriydi.
While most of us are significantly better off financially than our parents and grandparents, happiness levels haven't changed to reflect that.
- Çoğumuz ebeveynlerimiz ve büyük ebeveynlerimizden önemli ölçüde daha varlıklı olmamıza karşın, onu yansıtan mutluluk seviyeleri değişmemiştir.
Madrid is the capital of Spain and its most important city.
- Madrid İspanyanın başkenti ve onun en önemli şehri.
This is a matter of great importance.
- Bu, çok önemli bir konu.
This matter is of great importance.
- Bu sorun çok önemlidir.
Among these views, the second one is of importance.
- Bu görüşler arasında ikincisi önemlidir.
He is a person of importance.
- O önemli bir kişidir.
Fuel economy is a big advantage of this car.
- Yakıt tasarrufu bu arabanın önemli bir avantajıdır.
The buying and selling of peoples' personal information is becoming a big issue.
- İnsanların kişisel bilgilerini almak ve satmak önemli bir sorun oluyor.
Considerable care is advised when driving in winter weather.
- Kış havasında araba kullanırken önemli ölçüde özen, tavsiye olunur.
I think I've showed considerable constraint under the circumstances.
- Ben bu koşullar altında önemli bir baskı gösterdiğimi düşünüyorum.
I learned how important it is to eat a healthy lunch.
- Sağlıklı bir öğle yemeği yemenin ne kadar önemli olduğunu öğrendim.
The main thing is that we're healthy.
- Önemli olan sağlıklı olmamız.
That film was an extremely inaccurate portrayal of key historical events.
- O film önemli tarihsel olayların son derece yanlış bir tasviriydi.
Many important historical events took place 7000 years B.C.
- Birçok önemli tarihsel olaylar M.Ö 7000 yıllarında gerçekleşti.
He occupies a prominent position in the firm.
- O, firmada önemli bir konumu işgal eder.
High fever is a prominent symptom of this disease.
- Yüksek ateş, bu hastalığın önemli bir belirtisidir.
We have a serious problem.
- Önemli bir problemimiz var.
Safety is what matters most.
- Güvenlik en önemli şeydir.
The only thing that matters is that you are safe.
- Önemli olan tek şey, güvende olmandır.
Japan imports various raw materials from abroad.
- Japonya yurtdışından birçok önemli ham madde ithal eder.
Material conditions are extremely important.
- Malzeme koşulları son derece önemlidir.
It doesn't matter how beautiful your theory is, it doesn't matter how smart you are. If it doesn't agree with experiment, it's wrong.
- Teorinin ne kadar güzel olduğu önemli değil, ne kadar akıllı olduğun önemli değil. Eğer o deneyle uymuyorsa, o yanlıştır.
It doesn't matter how smart you are. If you don't work hard, you'll never succeed.
- Ne kadar akıllı olduğun önemli değil. Eğer çok çalışmazsan asla başarılı olmayacaksın.
Before we get started, I'd just like to say a few words about how important this job is.
- Biz başlamadan önce bu işin ne kadar önemli olduğu hakkında birkaç söz söylemek istiyorum.
Sami started a major innovation to the store.
- Sami mağazada önemli bir yenileme başlattı.
He never forgot his ambition to become a leading politician.
- O önemli bir politikacı olma hırsını asla unutmadı.
You must bring home to him the importance of the matter.
- Meselenin önemini ona iyice anlatmalısın.
This problem is only of secondary importance.
- Bu problem sadece ikincil derecede önemli.
Sunday's match will be crucial.
- Pazar günkü maç çok önemli olacak.
It's crucial for my girlfriend to be a hugger.
- Kız arkadaşımın kucaklamayı seven biri olması çok önemli.
It doesn't have any significance.
- Bunun herhangi bir önemi yok.
The familiar place had a new significance for her.
- Tanıdık bir yer onun için yeni bir öneme sahipti.
She's vital to the mission.
- O görev için çok önemlidir.
It's absolutely vital that we get to Tom Jackson's office by 2:30.
- 2.30'a kadar Tom Jackson'ın ofisine gitmemiz kesinlikle çok önemlidir.
It doesn't matter whether you answer or not.
- Cevap verip vermemem önemli değil.
It doesn't matter whether your answer is right or wrong.
- Cevabınızın yanlış ya da doğru olması önemli değil.
This was the highlight of my day.
- Bu, günümün önemli olayıydı.
That's not important right now.
- O, hemen şimdi önemli değil.
That's not important now.
- O şimdi önemli değil.
It doesn't matter whether you answer or not.
- Cevap verip vermemem önemli değil.
It doesn't matter whether you come or not.
- Gelip gelmemen önemli değil.
Tom wanted to tell Mary something important.
- Tom Mary'ye önemli bir şey söylemek istedi.
She seems to know something important.
- Önemli bir şey biliyor gibi görünüyor.
It does not matter that he did not know about it.
- Onu bilmediği önemli değil
It does not matter to me whether you come or not.
- Gelip gelmemen benim için önemli değil.
I am somebody and I am important.
- Ben önemli kimseyim ve önemliyim.
The coral reef is the region's prime attraction.
- Mercan kayalığı, bölgenin en önemli cazibesidir.
Life has improved markedly.
- Hayat önemli derecede ilerledi.
That's interesting, but not important.
- Bu ilginç ama önemli değil.
Tom brought up an interesting point during the meeting.
- Tom toplantı sırasında önemli bir konudan bahsettti.
You must bring home to him the importance of the matter.
- Meselenin önemini ona iyice anlatmalısın.
It doesn't matter when you come.
- Ne zaman geldiğin önemli değil.
It is important to emphasize that the consequences are not the same.
- Sonuçların aynı olmadığını vurgulamak önemlidir.
I think the consequences are fairly significant.
- Sonuçların oldukça önemli olduğunu düşünüyorum.
Terrorism is the most important factor for the division of a country and the creation of autonomous regions.
- Terörizm, bir ülkenin bölünmesi ve ayrılıkçı bölgelerin oluşumu için en önemli faktördür.
That men do not learn very much from the lessons of history is the most important of all the lessons that history has to teach.
- İnsanoğlunun tarih derslerinden çok şey öğrenmemesi tarihin öğretmek zorunda olduğu tüm derslerin en önemlisidir.
He put emphasis on the importance of the exercise.
- O, egzersizin önemi üzerine vurgu yaptı.
He put great emphasis on spoken English.
- Konuşulan İngilizceye büyük önem verdi.
Television could be an important source of culture, and its educational broadcasts are valued in many schools.
- Televizyon önemli bir kültür kaynağı olabilir, ve eğitim yayınlarına birçok okulda değer verilmektedir.
Moral values are important in society.
- Ahlaki değerler toplumda önemlidir.
The amount of money we collected was insignificant.
- Topladığımız paranın miktarı önemsizdi.
A considerable amount of money was appropriated for the national defense.
- Önemli miktarda para ulusal savunma için tahsis edilmiştir.
The cost of living increased dramatically.
- Yaşamanın maliyeti önemli ölçüde arttı.
The situation has changed dramatically.
- Durum önemli ölçüde değişti.
Tom is doing significantly better.
- Tom önemli derecede daha iyi yapıyor.
This is significantly different.
- Bu önemli derecede farklı.
Paying attention to what you are doing is one of the most important keys to success.
- Ne yaptığına dikkat etmek başarmak için en önemli anahtarlardan biridir.
It's a very big deal.
- Bu çok önemli bir konu.
I thought this wasn't a big deal.
- Bunun çok önemli olmadığını düşündüm.
I realized that I had grown up when I started heeding my parents' advice.
- Ben ailemin tavsiyesini önemsemeye başladığımda büyüdüğümü fark ettim.
In Japan, employment opportunities are significantly lower for women than they are for men.
- Japonya'da istihdam imkanları kadınlar için erkekler için olduğundan önemli ölçüde düşüktür.
Sugary drinks have no nutritional value and contribute significantly to weight gain.
- Şekerli içeceklerin hiçbir besin değeri yoktur ve kilo almaya önemli ölçüde etki ederler.
Such a thing is of no account.
- Böyle bir şey hiç önemli değil.
It's important to take cultural relativism into account before judging another culture.
- Başka bir kültürü yargılamadan önce kültürel göreceliği hesaba katmak önemlidir.
Intonation is very important. It can completely change the meaning.
- Tonlama çok önemlidir. Anlamı tamamen değiştirebilir.
There were important notes in that notebook.
- O not defterinde önemli notlar vardı.
The teacher stressed the importance of taking notes.
- Öğretmen not almanın önemini vurguladı.
That's the least of our problems at the moment.
- Bu, şu an için sorunlarımız arasında en önemsiz olanı.
We shared happy and important moments.
- Mutlu ve önemli anlarımızı paylaştık.
The teacher stressed the importance of taking notes.
- Öğretmen not almanın önemini vurguladı.
It is important to stress that the consequences are not the same.
- Sonuçların aynı olmadığını vurgulamak önemlidir.
His opinions carry weight.
- Onun fikirleri önemlidir.
Sugary drinks have no nutritional value and contribute significantly to weight gain.
- Şekerli içeceklerin hiçbir besin değeri yoktur ve kilo almaya önemli ölçüde etki ederler.
Tabiat, her sayfasında mühim muhteva sunan yegâne kitaptır.
- Doğa, her sayfasında önemli içerik sunan tek kitaptır.
Cildinize itina etmeniz mühimdir.
- Cildinize özen göstermeniz önemlidir.