önemini

listen to the pronunciation of önemini
Türkçe - İngilizce

önemini teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı

önem
importance

The importance of music is underrated. - Müziğin önemi küçümsenmiştir.

You must bring home to him the importance of the matter. - Meselenin önemini ona iyice anlatmalısın.

önem
(Hukuk) significance

Did that have any special significance? - Onun herhangi özel bir önemi var mıydı?

Your blade... Do you know its significance? - Senin kılıcın. Onun önemini biliyor musun?

önemini belirtmek
emphasize
önemini yitirmek
take a back seat
önemini yitirmiş şey
has-been
önemini azaltmak
de emphasize
önemini sonradan anlama
hindsight
önemini vurgulamak
(Hukuk) highlight the importance
önemini vurgular
(Hukuk) (yararını) emphasises the interest in
önemini yavaş yavaş kaybetmek
de escalate
önemini yitirdi
it has had its day
önemini yitirmek
lose ground
önem
{i} interest

Tom brought up an interesting point during the meeting. - Tom toplantı sırasında önemli bir konudan bahsettti.

That's interesting, but not important. - Bu ilginç ama önemli değil.

önem
magnitude
önem
{i} matter

It doesn't matter whether you answer or not. - Cevap verip vermemem önemli değil.

It doesn't matter what he said. - Söylediği şeyin hiçbir önemi yok.

önem
{i} consequence

I think the consequences are fairly significant. - Sonuçların oldukça önemli olduğunu düşünüyorum.

They're of no consequence. - Onların hiç önemi yok.

önem
emphasis

We should not place too much emphasis on money. - Paraya çok fazla önem vermemeliyiz.

He put great emphasis on spoken English. - Konuşulan İngilizceye büyük önem verdi.

önem
severity
önem
value

Television could be an important source of culture, and its educational broadcasts are valued in many schools. - Televizyon önemli bir kültür kaynağı olabilir, ve eğitim yayınlarına birçok okulda değer verilmektedir.

If we’re truly a nation of family values, we wouldn’t put up with the fact that many women can’t even get a paid day off to give birth. - Eğer gerçekten aile değerlerine önem veren bir milletsek, çoğu kadının doğum yapmak için ücretli izin bile alamadığı gerçeğine katlanmazdık.

önem
{i} amount

Travelling causes a significant amount of pollution. - Seyahat etmek önemli miktarda kirliliğe neden olur.

The amount of money we collected was insignificant. - Topladığımız paranın miktarı önemsizdi.

önem
{i} accent
önem
{i} stature
önem
heed

I realized that I had grown up when I started heeding my parents' advice. - Ben ailemin tavsiyesini önemsemeye başladığımda büyüdüğümü fark ettim.

önem
substance
önem
heftiness
önem
noteworthiness
önem
{i} account

It's important to take cultural relativism into account before judging another culture. - Başka bir kültürü yargılamadan önce kültürel göreceliği hesaba katmak önemlidir.

The problem is important on that account. - Sorun, o nedenle önemlidir.

önem
immediacy
önem
cruciality
önem
meaning

Intonation is very important. It can completely change the meaning. - Tonlama çok önemlidir. Anlamı tamamen değiştirebilir.

önem
note

There were important notes in that notebook. - O not defterinde önemli notlar vardı.

The teacher stressed the importance of taking notes. - Öğretmen not almanın önemini vurguladı.

önem
moment

The most precious thing in life is moments. - Hayattaki en önemli şey anlardır.

We shared happy and important moments. - Mutlu ve önemli anlarımızı paylaştık.

önem
urgency
önem
stress

It is important to stress that the consequences are not the same. - Sonuçların aynı olmadığını vurgulamak önemlidir.

The teacher stressed the importance of taking notes. - Öğretmen not almanın önemini vurguladı.

önem
weight

Sugary drinks have no nutritional value and contribute significantly to weight gain. - Şekerli içeceklerin hiçbir besin değeri yoktur ve kilo almaya önemli ölçüde etki ederler.

His opinions carry weight. - Onun fikirleri önemlidir.

önem
regard

We regard him as an important man. - Onu önemli bir insan olarak görüyoruz.

Scientists regard the discovery as important. - Bilim adamları keşfe önemli gözüyle bakıyor.

önem
strength

In judo, technique is more important than strength. - Judoda teknik, güçten daha önemlidir.

An important quality of steel is its strength. - Çelik hakkında önemli bir kalite onun gücüdür.

önem
import

Terrorism is the most important factor for the division of a country and the creation of autonomous regions. - Terörizm, bir ülkenin bölünmesi ve ayrılıkçı bölgelerin oluşumu için en önemli faktördür.

I have an important role. - Önemli bir rolüm var.

önem
significancy
önem
consideration
önem
importance, emphasis, magnitude, consequence
önem
prominence
önem
substantiality
önem
gravity
önem
materiality
önemini yitirmek
lose its significance
Türkçe - Türkçe

önemini teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı

Önem
yer
Önem
ehemmiyet
önem
Bir şeyin nitelik veya nicelik bakımından değeri olma durmu, ehemmiyet
önemini