önem teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- (Hukuk) significance
The familiar place had a new significance for her.
- Tanıdık bir yer onun için yeni bir öneme sahipti.
Your blade... Do you know its significance?
- Senin kılıcın. Onun önemini biliyor musun?
- importance
The importance of music is underrated.
- Müziğin önemi küçümsenmiştir.
They know the importance of protecting the earth.
- Dünyayı korumanın önemini biliyorlar.
- magnitude
- emphasis
He put great emphasis on spoken English.
- Konuşulan İngilizceye büyük önem verdi.
He placed emphasis on the importance of education.
- O, eğitimin önemini vurguladı.
- severity
- value
If we’re truly a nation of family values, we wouldn’t put up with the fact that many women can’t even get a paid day off to give birth.
- Eğer gerçekten aile değerlerine önem veren bir milletsek, çoğu kadının doğum yapmak için ücretli izin bile alamadığı gerçeğine katlanmazdık.
Sugary drinks have no nutritional value and contribute significantly to weight gain.
- Şekerli içeceklerin hiçbir besin değeri yoktur ve kilo almaya önemli ölçüde etki ederler.
- heed
I realized that I had grown up when I started heeding my parents' advice.
- Ben ailemin tavsiyesini önemsemeye başladığımda büyüdüğümü fark ettim.
- substance
- heftiness
- noteworthiness
- regard
We regard him as an important man.
- Onu önemli bir insan olarak görüyoruz.
Scientists regard the discovery as important.
- Bilim adamları keşfe önemli gözüyle bakıyor.
- strength
It is important to strengthen the foundation.
- Temeli güçlendirmek önemlidir.
They confirmed the importance of strengthening global precautions in order to prevent devastating losses.
- Onlar yıkıcı kayıpları önlemek için küresel önlemlerin güçlendirilmesinin önemini doğruladılar.
- import
Water is important for people.
- Su, insanlar için önemlidir.
I have an important role.
- Önemli bir rolüm var.
- matter
It doesn't matter whether you answer or not.
- Cevap verip vermemenin önemi yok.
It doesn't matter whether you answer or not.
- Cevap verip vermemem önemli değil.
- significancy
- accent
- consideration
- weight
His opinions carry weight.
- Onun fikirleri önemlidir.
Sugary drinks have no nutritional value and contribute significantly to weight gain.
- Şekerli içeceklerin hiçbir besin değeri yoktur ve kilo almaya önemli ölçüde etki ederler.
- stature
- importance, emphasis, magnitude, consequence
- prominence
- consequence
It is important to emphasize that the consequences are not the same.
- Sonuçların aynı olmadığını vurgulamak önemlidir.
They're of no consequence.
- Onların hiç önemi yok.
- substantiality
- moment
We shared happy and important moments.
- Mutlu ve önemli anlarımızı paylaştık.
I've got something more important on my mind at the moment.
- Şu anda aklımda daha önemli bir şey var.
- gravity
- amount
The amount of money we collected was insignificant.
- Topladığımız paranın miktarı önemsizdi.
It's a substantial amount of money.
- O önemli miktarda bir para.
- interest
Tom brought up an interesting point during the meeting.
- Tom toplantı sırasında önemli bir konudan bahsettti.
That's interesting, but not important.
- Bu ilginç ama önemli değil.
- stress
Tom is under considerable stress.
- Tom önemli stress altında.
The teacher stressed the importance of daily practice.
- Öğretmen günlük çalışmanın önemini vurguladı.
- account
It's important to take cultural relativism into account before judging another culture.
- Başka bir kültürü yargılamadan önce kültürel göreceliği hesaba katmak önemlidir.
The problem is important on that account.
- Sorun, o nedenle önemlidir.
- immediacy
- cruciality
- meaning
Intonation is very important. It can completely change the meaning.
- Tonlama çok önemlidir. Anlamı tamamen değiştirebilir.
- note
There were important notes in that notebook.
- O not defterinde önemli notlar vardı.
The teacher stressed the importance of taking notes.
- Öğretmen not almanın önemini vurguladı.
- urgency
- materiality
- önem vermek
- care
- önem vermek
- attach importance to
- önem teşkil eden
- significant
- önem vermek
- take heed of
- önem vermek
- place importance
- önem arz etmek
- be important
- önem derecesi
- importance
- önem derecesi
- (Ticaret) significance level
- önem derecesi
- (Bilgisayar) severity
- önem derecesini düşürmek
- marginalize
- önem değeri bilinmez
- imponderable
- önem kazanmak
- become more of an issue
- önem sırası
- order of importance
- önem sırasına göre
- in order of priorities
- önem taşımak
- carry weight with
- önem teşkil eden
- important
- önem veren
- mindful
- önem vermek
- make much of
- önem vermek
- place emphasis
- önem vermek
- have a high opinion of
- önem vermek
- set store by
- önem vermek
- care about
- önem vermek
- take note of
- önem vermek
- pay attention to
- önem vermek
- accentuate
- önem vermek
- put store by
- önem vermek
- place emphasis on
- önem vermek
- notice
- önem vermek
- lay store by
- önem vermek
- put emphasis on
- önem vermek
- give consequence to
- önem vermek
- heed
- önem vermemek
- disregard
- önem vermemek
- make nothing of
- önem vermemek
- set at naught
- önem örneklemesi
- importance sampling
- önem arzetmek
- Have an importance
- önem verme, gözetme
- emphasis, wink
- önem vermek, aldırış etmek
- important to pay attention
- önem vermek, ilgilenmek
- important to take care of
- önem vermek, mühimsemek
- importance to give to mühimse
- önem vermek, önemsemek, mühimsemek
- to give importance, to heed, to mühimse
- önem vermeme, önemsememe
- not important, disregard
- önem vermemek, yok saymak
- ignore, ignore
- önem vermemezlik
- emphasis
- önem arzetmek
- have importance
- önem atfetmek
- attach importance
- önem atfetmek
- attribute importance
- önem faktörü
- importance factor
- önem kategorisi
- importance category
- önem kazandırmak
- bring into prominence
- önem kazanmak
- come into question
- önem taşımak
- to carry weight
- önem taşımak
- (Konuşma Dili) have a place in
- önem teşkil etmek
- have importance
- önem vermek
- regard
- önem vermek
- look to
- önem vermek
- consider important
- önem vermek
- take cognizance of
- önem vermek
- value
- önem vermek
- make a point of
- önem vermek
- feature
- önem vermek
- give weight to
- önem vermek
- note
- önem vermek
- to consider (someone, something) important
- önem vermek
- to attach importance; to take heed (of sth)
- önem vermek
- (Hukuk) stress
- önem vermemek
- to ignore, to discount
- önem vermemek
- make light of
- önem vermeyerek
- regardlessly
- önem vermezlik
- regardlessness
- önem: düşük
- (Bilgisayar) importance: low
- hayati önem taşıyan
- vital
It's a matter of vital importance.
- Bu hayati önem taşıyan bir konu.
- büyük önem
- great importance
- dini değerlere önem veren
- spiritual
- dini değerlere önem verme
- spirituality
- ekonomik önem
- economic importance
- hiç önem vermeyerek
- regardless of
- kritik önem
- critical importance
- verilen önem
- emphasis
- verilen önem
- importance given
- yüksek önem
- (Bilgisayar) high importance
- çok önem taşımak
- be of capital importance
- özel bir önem vermek
- (Politika, Siyaset) pay special attention
- önem taşımak
- carry weight
- önem vermek
- place
- önem vermek
- mind
- önem vermek
- attach importance
- önem vermek
- give heed to
- önem vermek
- pay heed to
- önem vermek
- highlight
- önem vermemek
- override
- önem vermemek
- trifle with
- önem vermemek
- skate round
- önem vermemek
- {f} ignore
- Önem vermek
- pay importance
All the nations that participate in this event paid it a lot of importance.
- önem vermek
- emphasis on
- -e önem vermek
- take cognizance of
- adaptif önem
- (Tıp) adaptive significance
- atanacak önem
- (Bilgisayar) set importance
- ayinlere çok önem veren kimse
- ritualist
- ayrı bir önem
- a particular importance
- ayrı bir önem vermek
- place a particular importance
- az önem
- little importance
- bir şeye çok önem vermek
- set great store on
- büyük önem vermek
- place great importance
- büyük önem vermek
- attach great importance to
- büyük önem vermek
- give great importance
- büyük önem vermek
- attach great importance
- düşük önem
- (Bilgisayar) low importance
- hayati önem arzetmek
- be of vital importance
- hayati önem taşımak
- be of the essence
- hayati önem taşımak
- be of vital importance
- hayati önem taşımak
- be all important
- hayati önem taşımak
- be crucial
- hayati önem taşımak
- be essential
- hayati önem taşımak
- be all-important
- hayati önem taşıyan
- of vital importance
- istatistiki önem
- statistical significance
- kilit önem
- key importance
- müşteri önem derecesi
- (Ticaret) customer importance rating
- stile önem veren yazar
- stylist
- sözcüklere önem veren kimse
- verbalist
- tarihi önem
- historical significance
- tüm önem verdiği bu
- that's all he cares about
- uyumlayıcı önem
- (Pisikoloji, Ruhbilim) adaptive significance
- çok önem vermek
- make much of
- çok önem vermek
- attach great importance
- çok önem vermek
- place special emphasis on
- önem kazanmak
- come into prominence
- önem vermemek
- highhat
- önem vermemek
- not to care
- önem vermemek
- make little of
- önem vermemek
- be heedless of
- önem vermemek
- think nothing of it
- önem vermemek
- hold cheap
- özel bir önem göstermek
- pay particular attention