Usually before a concert there is an announcement asking the audience to either turn off their phones or switch them to manner mode.
- Genellikle bir konser öncesinde seyirciden ya telefonlarını kapatmalarını ya da sessiz moda geçmelerini isteyen bir duyuru vardır.
The space telescope will help us know the universe much better than before.
- Uzay teleskobu bize evreni tanımada öncesinden çok daha fazla yardım edecek.
An entrepreneur puts market share and profit before quality, an amateur intrinsic qualities before economical considerations.
He stood before me.
The period before us looks grim because of the economical crisis.
A long time ago, there was a bridge here.
- Uzun zaman önce, burada bir köprü vardı.
Marilyn Monroe died 33 years ago.
- Marilyn Monroe, 33 yıl önce öldü.
One will be judged by one's appearance first of all.
- Bir insan her şeyden önce görünümü ile değerlendirilecektir.
One is judged by one's speech first of all.
- Bir insan her şeyden önce konuşması ile değerlendirilir.
Before going to study in Paris, I must brush up on my French.
- Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemeliyim.
Anime director Satoshi Kon died of pancreatic cancer on August 24, 2010, shortly before his 47th birthday.
- Anime yönetmeni Satoshi Kon, kırk yedinci doğum gününden kısa süre önce 24 Ağustos 2010 tarihinde pankreas kanserinden öldü.
Firstly, we mustn't be selfish.
- Her şeyden önce bencil olmamalıyız.
Firstly, happiness is related to money.
- Öncelikle, mutluluk para ile ilgilidir.
The conquest of İstanbul antedates the discovery of America.
- İstanbul'un fethi, Amerika'nın keşfinden önce gelir.
Tom connected the TV to the antenna that the previous owner of his house had mounted on the roof.
- Tom TV'yi evin önceki sahibinin çatıya monte ettiği antene bağladı.
The pre-Islamic Arabs were nomads.
- İslam öncesi Araplar göçebeydiler.
What's your pre-tax income?
- Senin vergi öncesi gelirin nedir?
I know better than to climb mountains in winter without making all necessary preparations beforehand.
- Önceden tüm hazırlıkları yapmadan kışın dağlara tırmanacak kadar aptal değilim.
I'll let you know beforehand.
- Sana önceden bildireceğim.
To start with, I must thank you for your help.
- Öncelikle yardımınız için size teşekkür etmeliyim.
To start with, who is that man?
- Her şeyden önce, o adam kim?
For one thing he is lazy, for another he drinks.
- Öncelikle o tembeldir, diğer taraftan içki içer.
For one thing, I don't have any money. For another, I don't have the time.
- Öncelikle, hiç param yok. ikinci olarak, zamanım yok.
At first the job looked good to Tom, but later it became tiresome.
- Önceleri iş, Tom'a iyi göründü fakat daha sonra iş yorucu oldu.
No one believed me at first.
- İlk önce kimse bana inanmıyordu.
Tell Tom it's a priority.
- Tom'a bunun bir öncelik olduğunu söyle.
Tell him it's a priority.
- Ona bunun bir öncelik olduğunu söyle.
Above all, be patient.
- Her şeyden önce, sabırlı olun.
Above all, I want to be healthy.
- Her şeyden önce sağlıklı olmak istiyorum.
This building was erected 300 years ago.
- Bu yapı 300 yıl önce dikildi.
That building was erected five years ago, I think.
- O bina sanırım beş yıl önce dikildi.
Freshness is our top priority.
- Tazelik bizim önceliğimizdir.
Not being able to decide what the priority should be is the biggest problem.
- Önceliğin ne olması gerektiğine karar verememek en büyük sorundur.
Could you tell Tom to come to work an hour early tomorrow?
- Tom'a yarın bir saat önce işe gelmesini söyleyebilir misin?
I want to make sure I get to the station early enough to buy a newspaper before getting on the train.
- Trene binmeden önce bir gazete almak için istasyona yeterince erken varacağımdan emin olmak istiyorum.
The student has already solved all the problems.
- Öğrenci tüm problemleri daha önce çözdü.
Check the enemy's progress before they reach the town.
- Düşman kasabaya ulaşmadan önce, onların ilerlemesini durdurun.
I need it by the morning of April 5, so it can be reviewed by other members prior to the meeting.
- 5 Nisan sabahına kadar ona ihtiyacım var, bu yüzden toplantıdan önce diğer üyeler tarafından gözden geçirilebilir.
Prior to the meeting, they had dinner.
- Toplantıdan önce akşam yemeği yediler.
She finished her work an hour in advance.
- O, işini bir saat önce bitirdi.
Please inform me of your absence in advance.
- Lütfen yokluğunuzu önceden bana bildiriniz.
Let's go back before it begins to rain.
- Yağmur başlamadan önce geri dönelim.
I expect her to come back before lunch.
- Onun öğle yemeğinden önce geri gelmesini bekliyorum.
He arrived two days previously.
- O iki gün önceden vardı.
Has your neck thickened during the previous year?
- Boynun bir önceki yılda kalınlaştı mı?