The former Italian currency was the lira and its symbol was ₤. It's not related to the Turkish lira.
- Daha önceki İtalyan para birimi liradır.ve onun sembolü £ dır.O Türk lirasıyla ilgili değildir.
With deep and reverent awe I replaced the candelabrum in its former position.
- Derin ve saygılı huşuyla şamdanı önceki yerine koydum.
He went to Paris two years ago.
- O, Paris'e iki yıl önce gitti.
Marilyn Monroe died 33 years ago.
- Marilyn Monroe, 33 yıl önce öldü.
We'll go to Hong Kong first, and then we'll go to Singapore.
- Önce Hong Kong'a gideceğiz ve sonra Singapura gideceğiz.
Two weeks ago, I visited Disneyland for the first time.
- İki hafta önce, ilk kez Disneyland ziyaret ettim.
I showered before breakfast.
- Kahvaltıdan önce duş aldım.
I want to see you before you go.
- Sen gitmeden önce seni görmek istiyorum.
Has your neck thickened during the previous year?
- Boynun bir önceki yılda kalınlaştı mı?
I had lost a camera in the previous day.
- Ben önceki gün bir kamera kaybettim.
Although I came back late from the party last night, I was as fresh as a daisy in the morning.
- Önceki gece partiden geç dönmeme rağmen sabah bir papatya kadar dinçtim.
In Esperanto, the syllable before the last one is always stressed.
- Esperantoda, sonuncusundan önceki hece daima vurgulanır.
Firstly, happiness is related to money.
- Öncelikle, mutluluk para ile ilgilidir.
Firstly, we mustn't be selfish.
- Her şeyden önce bencil olmamalıyız.
The conquest of İstanbul antedates the discovery of America.
- İstanbul'un fethi, Amerika'nın keşfinden önce gelir.
Tom connected the TV to the antenna that the previous owner of his house had mounted on the roof.
- Tom TV'yi evin önceki sahibinin çatıya monte ettiği antene bağladı.
I think that I was a princess in a past life.
- Bence ben önceki hayatımda bir prensestim.
The accident took place the day before yesterday.
- Kaza, önceki gün gerçekleşti.
The accident happened the day before yesterday.
- Kaza, önceki gün oldu.
What's your pre-tax income?
- Senin vergi öncesi gelirin nedir?
The pre-Islamic Arabs were nomads.
- İslam öncesi Araplar göçebeydiler.
Let's get things ready beforehand.
- İşleri önceden hazırlayalım.
I know better than to climb mountains in winter without making all necessary preparations beforehand.
- Önceden tüm hazırlıkları yapmadan kışın dağlara tırmanacak kadar aptal değilim.
To start with, I must thank you for your help.
- Öncelikle yardımınız için size teşekkür etmeliyim.
To start with, who is that man?
- Her şeyden önce, o adam kim?
For one thing, I'm penniless; for another, I don't have the time.
- Öncelikle, beş parasızım, ayrıca, zamanım yok.
For one thing, I don't have any money. For another, I don't have the time.
- Öncelikle, hiç param yok. ikinci olarak, zamanım yok.
Tom has been hunting for a job since he lost his previous job last year.
- Geçen yıl bir önceki işini kaybettiğinden beri, Tom bir iş aramaktadır.
I had lost a camera in the previous day.
- Ben önceki gün bir kamera kaybettim.
When did you return? I came back the day before yesterday.
- Ne zaman döndün? Ben önceki gün geri döndüm.
Although I came back late from the party last night, I was as fresh as a daisy in the morning.
- Önceki gece partiden geç dönmeme rağmen sabah bir papatya kadar dinçtim.
Has your neck thickened during the previous year?
- Boynun bir önceki yılda kalınlaştı mı?
At first I thought I liked the plan, but on second thought I decided to oppose it.
- Önce plandan hoşlandığımı düşündüm fakat ikinci düşünüşümde ona karşı çıkmaya karar verdim.
At first, I mistook him for your brother.
- Önce onu erkek kardeşinle karıştırdım.
Tell him it's a priority.
- Ona bunun bir öncelik olduğunu söyle.
Tell Tom it's a priority.
- Tom'a bunun bir öncelik olduğunu söyle.
There were no prior warnings.
- Önceki uyarılar yoktu.
No prior experience is required.
- Önceki deneyim gerekli değildir.
The essential points of my argument have been expressed in the preceding pages.
- Benim görüşümün temel noktasını önceki sayfalarda ifade ettim.
The index rose 4% from the preceding month.
- Endeks bir önceki aya göre % 4 yükseldi.
Tom connected the TV to the antenna that the previous owner of his house had mounted on the roof.
- Tom TV'yi evin önceki sahibinin çatıya monte ettiği antene bağladı.
If you don't eat breakfast, you'll probably be hungry during the morning and won't be as efficient at work as you could be.
- Eğer kahvaltı yapmazsanız, büyük olasılıkla sabah acıkırsınız ve işinizde önceki gibi verimli olmazsınız.
Above all, you must help each other.
- Her şeyden önce, birbirinize yardım etmelisiniz.
Above all, be patient.
- Her şeyden önce, sabırlı olun.
This building was erected 300 years ago.
- Bu bina 300 yıl önce inşa edildi.
That building was erected five years ago, I think.
- O bina sanırım beş yıl önce dikildi.
I'm sorry, but I have a prior engagement.
- Üzgünüm, fakat önceden verilmiş sözüm var.
Freshness is our top priority.
- Tazelik bizim önceliğimizdir.
In the first place it's necessary for you to get up early.
- Öncelikle erken kalkman gerekiyor.
Could you tell Tom to come to work an hour early tomorrow?
- Tom'a yarın bir saat önce işe gelmesini söyleyebilir misin?
The student has already solved all the problems.
- Öğrenci tüm problemleri daha önce çözdü.
Check the enemy's progress before they reach the town.
- Düşman kasabaya ulaşmadan önce, onların ilerlemesini durdurun.
Prior to the meeting, they had dinner.
- Toplantıdan önce akşam yemeği yediler.
It happened prior to my arrival.
- O, ben varmadan önce oldu.
It would be to your advantage to prepare questions in advance.
- Soruları önceden hazırlamak senin yararına olur.
She finished her work an hour in advance.
- O, işini bir saat önce bitirdi.
I expect her to come back before lunch.
- Onun öğle yemeğinden önce geri gelmesini bekliyorum.
Let's go back before it begins to rain.
- Yağmur başlamadan önce geri dönelim.
It would be to your advantage to prepare questions in advance.
- Soruları önceden hazırlamak senin yararına olur.
Has your neck thickened during the previous year?
- Boynun bir önceki yılda kalınlaştı mı?
Fish and meat are both nourishing, but the latter is more expensive than the former.
- Balığın ve etin besin değerleri yüksek ama ikincisi öncekine göre daha pahalıdır.
The former Italian currency was the lira and its symbol was ₤. It's not related to the Turkish lira.
- Daha önceki İtalyan para birimi liradır.ve onun sembolü £ dır.O Türk lirasıyla ilgili değildir.
I had lost a camera in the previous day.
- Ben önceki gün bir kamera kaybettim.
Has your neck thickened during the previous year?
- Boynun bir önceki yılda kalınlaştı mı?