My ancestors were the pioneers of this land.
- Benim atalarım bu memleketin öncüleriydi.
He is what we call a pioneer.
- Bir öncü dediğimiz odur.
The Communist Party is the vanguard of the working class.
- Komünist Parti, işçi sınıfının öncüsüdür.
The Communist Party is the vanguard of the working class.
- Komünist Parti, işçi sınıfının öncüsüdür.
A preliminary hearing is scheduled for October 20th.
- Bir ön duruşma 20 Ekim'de planlanıyor.
I have seen that face somewhere before.
- O yüzü daha önce bir yerde gördüm.
Twice and thrice had I loved thee before I knew thy face or name.
- Adını öğrenmeden ve yüzünü görmeden önceleri de sana âşıktım.
The garden is in front of the house.
- Bahçe, evin önündedir.
There is a post office in front of my house.
- Evimin önünde bir postahane var.
The old man leaned forward and asked his wife with a soft voice.
- Yaşlı adam öne doğru eğildi ve karısına yumuşak bir sesle sordu.
If you put your best foot forward, you will succeed.
- Eğer en iyi ayağınızı öne koyarsanız, başarılı olursunuz.
Tom divorced his first wife more than fifteen years ago.
- Tom on beş yıldan daha önce ilk eşinden boşandı.
One is judged by one's speech first of all.
- Bir insan her şeyden önce konuşması ile değerlendirilir.
Tom carved his initials on the large oak tree in front of the school.
- Tom okulun önündeki büyük meşe ağacına adının baş harflerini kazıdı.
Where to go and what to see were my primary concerns.
- Nereye gideceğim ve ne göreceğim benim öncelikli ilgilerim.
My primary concern is your safety.
- Benim öncelikli ilgim sizin güvenliğinizdir.
What's your pre-tax income?
- Senin vergi öncesi gelirin nedir?
The pre-Islamic Arabs were nomads.
- İslam öncesi Araplar göçebeydiler.
The couch is in the foreground next to the table.
- Kanepe masanın yanında ön tarafta.
According to the weather forecast, the rainy season will set in next week.
- Hava tahmini göre, yağışlı mevsim önümüzdeki hafta başlayacak.
The morning forecast predicted thunder showers later in the day.
- Sabah hava durumu daha sonra gün içinde gök gürültülü sağanak yağışı öngördü.
We have to take steps to prevent air pollution.
- Hava kirliliğini önlemek için önlemler almalıyız.
He arrived two days previously.
- O iki gün önceden vardı.
Tom was sitting in the front of the bus.
- Tom otobüsün önünde oturuyordu.
Tom and Mary usually like to sit in the front row.
- Tom ve Mary genellikle ön sırada oturmaktan hoşlanırlar.
The student has already solved all the problems.
- Öğrenci tüm problemleri daha önce çözdü.
They know the importance of protecting the earth.
- Dünyayı korumanın önemini biliyorlar.
This is not a joke to be told in the presence of your parents.
- Bu, ailenin gözünün önünde anlatılacak bir fıkra değil.
Its presence is important for me.
- Onun varlığı benim için önemli.
The conquest of İstanbul antedates the discovery of America.
- İstanbul'un fethi, Amerika'nın keşfinden önce gelir.
Tom connected the TV to the antenna that the previous owner of his house had mounted on the roof.
- Tom TV'yi evin önceki sahibinin çatıya monte ettiği antene bağladı.
You should keep your windshield clean.
- Ön camı temiz tutmalısın.
Should I clean your windshield?
- Ön camını temizlemem gerekiyor mu?
It would be to your advantage to prepare questions in advance.
- Soruları önceden hazırlamak senin yararına olur.
Please inform me of your absence in advance.
- Lütfen yokluğunuzu önceden bana bildiriniz.