His dying words were of his mother.
In the dying moments of daylight I glimpsed a sail on the horizon.
I am dying to do that.
A monument has been erected to the memory of the deceased.
- Ölen kişinin anısına bir anıt dikildi.
A monument was erected in memory of the deceased.
- Ölenin anısına bir anıt dikildi.
We won't let you pass away.
- Ölmene izin vermeyeceğiz.
The patient may pass away at any moment.
- Hasta herhangi bir anda ölebilir.
Thousands of soldiers and civilians were dying.
- Binlerce asker ve sivil ölüyorlardı.
There were cars burning, people dying, and nobody could help them.
- Yanan arabalar, ölen insanlar vardı ve kimse onlara yardımcı olamadı.
Ivy Bean, the oldest user of both Facebook and Twitter, died at 104.
- Hem Facebook'un hem de Twitter'ın en yaşlı üyesi olan Ivy Bean, 104 yaşında öldü.
Anime director Satoshi Kon died of pancreatic cancer on August 24, 2010, shortly before his 47th birthday.
- Anime yönetmeni Satoshi Kon, kırk yedinci doğum gününden kısa süre önce 24 Ağustos 2010 tarihinde pankreas kanserinden öldü.
A monument has been erected to the memory of the deceased.
- Ölen kişinin anısına bir anıt dikildi.
He got down on his knees and prayed for the souls of the deceased.
- Dizlerinin üzerine çöktü ve ölenlerin ruhları için dua etti.
My whole family perished in the fire.
- Benim bütün ailem yangında öldü.
If a mouse only has one hole, it will soon perish.
- Bir farenin sadece tek bir deliği varsa, kısa sürede ölür.
Ivy Bean, the oldest user of both Facebook and Twitter, died at 104.
- Hem Facebook'un hem de Twitter'ın en yaşlı üyesi olan Ivy Bean, 104 yaşında öldü.
Marilyn Monroe died 33 years ago.
- Marilyn Monroe, 33 yıl önce öldü.