öldürücü

listen to the pronunciation of öldürücü
Türkçe - İngilizce
fatal

The snake bite was fatal. - Yılan ısırığı öldürücüydü.

deadly
lethal

Daffodils contain a toxic alkaloid that may even be lethal when ingested in high quantities. - Fulyalar, yüksek miktarlarda yutulduğu zaman öldürücü bile olabilen zehirli bir alkali madde içerir.

Tom is to die by lethal injection tonight. - Tom bu gece öldürücü iğneyle ölecek.

virulent

One can't discount a global disaster like a virulent plague. - Kimse, öldürücü bir salgın gibi dünya çapında bir felaketi önemsememezlik edemez.

murderous; mortal, fatal, deadly
pestilential
murderous
perishing
deathlike
murderer, killer
killing

Floods, violent wind storms, droughts, killing frosts, and the problems of air pollution have all, on occasion, influenced modern society. - Seller, şiddetli rüzgar fırtınaları, kuraklıklar, öldürücü donlar ve hava kirliliği sorunları hepsi,ara sıra, modern toplumu etkilenmiştir.

deadly, terminal, mortal, fatal, lethal
fateful
fell
baneful
pestilent
homicidal
oppressive, suffocating
mortal
vital
deathly
internecine
punishing
suicidal
terminal
feral
{s} pernicious
(Nükleer Bilimler) letal
öldürücü (mikrop/zehir vb)
virulent
öldürücü zehir
deadly poison
öldürücü darbe
killer
öldürücü darbe
coup de grace
öldürücü darbe
quietus
öldürücü darbe
deathblow
öldürücü darbe
death-blow
öldürücü hastalık
killer
öldürücü salgın hastalık
pestilence
mantar öldürücü
(Botanik, Bitkibilim) fungicide
kemirgen öldürücü ilaçlar
(Çevre) rodenticides
sinek öldürücü
fly-killer
sperm öldürücü
spermicide
yosun öldürücü
(Çevre) algicide
balık öldürücü
pisciciding
balık öldürücü madde
piscicide
basil öldürücü
bacillicide
bağışıklık sistemini çökerten öldürücü hastalık
AIDS
bit öldürücü
(Hayvan Bilim, Zooloji) pediculicide
bit öldürücü
(Hayvan Bilim, Zooloji) lousicide
bitki öldürücü
(Kimya) atrazine
bitki öldürücü
(Botanik, Bitkibilim) phytocide
bitki öldürücü
herbicide
böcek öldürücü
insecticidal
böcek öldürücü
insecticide, acaricide
böcek öldürücü ilaç
insecticide
en az öldürücü doz
(Gıda) minimum lethal dose
fare öldürücü
(Hayvan Bilim, Zooloji) talpicide
fare öldürücü
(Hayvan Bilim, Zooloji) raticide
her iki taraf içinde öldürücü olan
internecine
ishal paraziti öldürücü
trichomonacide
keklik öldürücü
(Hayvan Bilim, Zooloji) perdricide
kemirgen öldürücü
(Hayvan Bilim, Zooloji) rodenticide
kene öldürücü
(Hayvan Bilim, Zooloji) tickicide
kene öldürücü
(Hayvan Bilim, Zooloji) miticide
kene öldürücü
(Hayvan Bilim, Zooloji) acaricide
larva öldürücü
larvicide
mikrop öldürücü
germicidal
mikrop öldürücü
germicide
mikrop öldürücü
microbicide
mikrop öldürücü
disinfectant
mikrop öldürücü
disinfector
mikrop öldürücü ilaç
germicide
pire öldürücü
(Hayvan Bilim, Zooloji) pulicicide
pire öldürücü
(Hayvan Bilim, Zooloji) pulicide
sivrisinek öldürücü
(Hayvan Bilim, Zooloji) mosquitocide
sivrisinek öldürücü
(Hayvan Bilim, Zooloji) culicide
sivrisinek öldürücü
(Hayvan Bilim, Zooloji) anophelicide
spiral basil öldürücü
spirochaeticide
spiral basil öldürücü
spirillicide
spiral basil öldürücü
spirocheticide
tilki öldürücü
(Hayvan Bilim, Zooloji) vulpicide
toksin öldürücü
toxicide
uyuz böceği öldürücü
scabicide
uyuz böceği öldürücü
sarcopticide
uyuz böceği öldürücü
scabieticide
zaman öldürücü
kill time
çiçek öldürücü
(Botanik, Bitkibilim) floricide
Türkçe - Türkçe
Bayıltıcı, bunaltıcı, sıkıcı, yorucu
Öldüren, ölüme sebep olan, ölüme yol açan: "Öldürücü bir kalp aksesinin bazen saatlerce sürebileceğini gayet iyi biliyor."- P. Safa
Öldüren, ölüme sebep olan, ölüme yol açan
Bayıltıcı, bunaltıcı, sıkıcı, yorucu: "Paketin kaybolmuş, çalınmış olması ihtimalinin verdiği korku, öldürücü bir korkuydu."- S. F. Abasıyanık