ölümsüzleşme

listen to the pronunciation of ölümsüzleşme
Türkçe - İngilizce
immortalization
The act of immortalizing, or state of being immortalized
{i} act of immortalizing, being immortalized (also immortalisation)
ölüm
death

Is there life before death? - Ölümden önce hayat var mıdır?

Sometimes the first symptom of cardiovascular disease is death. - Bazen kardiyovasküler hastalığın ilk belirtisi ölümdür.

ölüm
decease
ölüm
passing away
ölüm
died

She still hated him, even after he died. - O ondan hala nefret ediyordu, ölümünden sonra bile.

He died an unnatural death. - O doğal olmayan bir ölümle öldü.

ölüm
capital

Many countries have abolished capital punishment. - Birçok ülke ölüm cezasını kaldırdı.

I will abolish capital punishment. - Ölüm cezasını kaldıracağım.

ölüm
demise
ölüm
dying

I do not fear death, but dying. - Ölümden korkmuyorum ama ölmekten korkuyorum.

Get busy living or get busy dying. - Ya hayata tutun ya da ölüme teslim ol.

ölüm
{i} killing

This is a killing machine. - Bu bir ölüm makinesi.

ölüm
{i} tomb
ölüm
mortem
ölüm
(deyim) dying breath
ölüm
kiss-off
ölüm
longed-for rest
ölüm
(Denizbilim,Gıda) mortality

Despite medical advances, ectopic pregnancy remains a significant cause of maternal mortality worldwide. - Tıbbi gelişmelere karşın dış gebelik, dünya çapındaki anne ölümlerinin önemli bir nedeni olmaya devam etmektedir.

ölüm
(deyim) last breath
Ölüm
exitus
ölüm
fatality

Life has a 100% fatality rate. - Hayat %100 ölüm oranına sahiptir.

ölüm
doom
ölüm
quietus
ölüm
murder

Sami was convicted of murder and sentenced to death. - Sami cinayetten hüküm giydi ve ölüm cezasına çarptırıldı.

Fadil was sentenced to death for the murder of Dania. - Fadıl, Dania cinayeti nedeniyle ölüme mahkûm edildi.

ölüm
human death
ölüm
{i} end

The novel ends with the heroine's death. - Roman bir kahramanın ölümü ile sona erer.

The boundaries which divide Life from Death are at best shadowy and vague. Who shall say where the one ends, and where the other begins? - Hayatı ölümden ayıran sınırlar azami karanlık ve belirsizdir. Birinin nerede biteceğini ve diğerinin nerede başlayacağını kim söyleyecek?

ölüm
death of
ölüm
death for
ölüm
{i} last

Last year in the Philippines, earthquakes and tidal waves resulted in the deaths of more than 6,000 people. - Geçen yıl Flipinlerde, depremler ve deprem dalgaları 6000'den fazla kişinin ölümüne sebep oldu.

When only death remains, the last resort is to beg for food. - Sadece ölüm kaldığında, son çare yiyecek için yalvarmaktır.

ölüm
{i} sleep

You shouldn't sleep with a coal stove on because it releases a very toxic gas called carbon monoxide. Sleeping with a coal stove running may result in death. - Kömür sobasıyla uyumamalısınız. Çünkü karbonmonoksit olarak adlandırılan çok zehirli bir gaz içerir. Kömür sobasıyla uyumak ölümle sonuçlanabilir.

Writing is a deeper sleep than death. - Yazmak ölümden daha derin bir uyku.

ölüm
{i} ending
ölümsüzleşmek
immortal grow
Ölüm
(Tıp) mors
Ölüm
(Tıp) obitus
Ölüm
(Tıp) thanato
ölüm
passing
ölüm
kiss off
ölüm
rest

Death penalty has been restored in this country. - Ölüm cezası bu ülkeye geri getirildi.

ölüm
exit
ölüm
the great divide
ölüm
latter end
ölüm
way of death, manner of dying
ölüm
the reaper
ölüm
obituary

Tom Jackson's obituary said that he was born in Boston. - Tom Jackson'un ölüm ilanı Onun Boston'da doğduğunu söylüyordu.

ölüm
bitter end
ölüm
mortuary
ölüm
dissolution
ölüm
mortal

The people on this earth are all mortals. - Bu dünyadaki insanların hepsi ölümlüdür.

Tom was mortally injured. - Tom ölümcül şekilde yaralandı.

ölüm
the grim reaper
ölüm
necro

Necromancers can resurrect the dead. - Ölümçelenler ölüyü diriltebilir.

ölüm
departure
ölüm
longed for rest
ölüm
deadly

The seven deadly sins are: pride, envy, greed, anger, lust, gluttony and sloth. - Yedi ölümcül günah şunlardır: kibir, kıskançlık, açgözlülük, öfke, şehvet düşkünlüğü, oburluk ve tembellik.

Sloth or laziness is one of the seven deadly sins. - Uyuşukluk ya da tembellik yedi ölümcül günahtan biridir.

ölüm
death, end, decease, demise; murder
ölüm
fate

Test pilots are constantly tempting fate. - Test pilotları sürekli ölüme meydan okuyor.

Maybe you shouldn't tempt fate. - Belki ölüme meydan okumamalısın.

ölüm
curtain
ölüm
latter
ölüm
parting
ölüm
mort

Rigor mortis sets in soon after death. - Vücudun katılaşması ölümden hemen sonra başlar.

The people on this earth are all mortals. - Bu dünyadaki insanların hepsi ölümlüdür.

Türkçe - Türkçe
Ölümsüzleşmek işi
Ölüm
(Hukuk) MEVT
Ölüm
(Osmanlı Dönemi) ŞİAR
Ölüm
(Osmanlı Dönemi) GUL
Ölüm
emrihak
Ölüm
memat
Ölüm
(Osmanlı Dönemi) NEYT
Ölüm
(Osmanlı Dönemi) KAZIYE
Ölüm
vefat
Ölüm
(Osmanlı Dönemi) LİZAM
Ölüm
ebedi uyku
ölüm
Ölme biçimi
ölüm
Çok büyük sıkıntı, üzüntü
ölüm
Ölmesi istenen kimse veya şey için kullanılır
ölüm
Sona erme, yok olma, ortadan kalkma
ölüm
Sona erme, yok olma, ortadan kalkma. Çok büyük sıkıntı, üzüntü: "Sürgün benim için ölüm gibi bir şey olmuştu."- R. N. Güntekin. Ölmesi istenen canlı için kullanılan bir söz
ölüm
İdam cezası
ölüm
Bir insan, bir hayvan veya bitkide hayatın tam ve kesin olarak sona ermesi, mevt, irtihal, vefat: "Çenesinde babamın ölüm günü gördüğüm asabi buruşmalar var."- Y. Z. Ortaç. Ölme biçimi. İdam cezası
ölüm
Bir insan, bir hayvan veya bitkide hayatın tam ve kesin olarak sona ermesi, mevt, irtihal, vefat
ölüm
irtihal
ölümsüzleşmek
Ölümsüz olmak, ölümsüz duruma gelmek
ölümsüzleşme