ölçülülük

listen to the pronunciation of ölçülülük
Türkçe - İngilizce
{i} temperance
{i} moderation
continence

God, please give me chastity and continence, but not yet. - Tanrım, bana iffet ve ölçülülük ver, ancak henüz değil.

temperateness
moderation, self-possession
sangfroid
demureness
sobriety
ölçü
measurement

Precise measurements are required. - Kesin ölçümler gerekli.

The measurements need to be precise. - Ölçümler hassas olmalı.

ölçü
{i} dimensions
ölçü
measure

There is a second way to define the Gabriel-Roiter measure which may be more intuitive. - Gabriel Roiter ölçüsünü tanımlamak için daha sezgisel olabilen ikinci bir yol vardır.

We are, in large measure, responsible for students' success in the entrance exam. - Biz öğrencilerin giriş sınavındaki başarılarından büyük ölçüde sorumluyuz.

ölçü
size

Tom doesn't know what Mary's shoe size is. - Tom Mary'nin ayakkabı ölçüsünü bilmiyor.

What do you think Tom's waist size is? - Tom'un bel ölçüsünün ne olduğunu düşünüyorsun?

ölçü
{i} gauge

He wears a 6 gauge earring. - O bir 6 ölçü küpe takıyor.

ölçü
dimension
ölçü
{i} benchmark
ölçü
(Ticaret) yardstick
ölçü
{i} gage
ölçü
{i} meter

This tree measures three meters around. - Bu ağacın etrafı üç metre ölçülür.

ölçü
{i} extent

I agree with what you say to some extent. - Bir ölçüde söylediklerine katılıyorum.

I agree with you to a certain extent. - Bir ölçüde seninle aynı fikirdeyim.

ölçü
amount

I would like to drastically decrease the amount of time it takes me to clean the house. - Evi temizlemem için geçen zamanı büyük ölçüde azaltmak istiyorum.

Drinking excessive and extreme amounts of water can result in water intoxication, a potentially fatal condition. - Suyu ölçüsüz ve aşırı miktarda içmek su zehirlenmesi ile sonuçlanabilir, potansiyel olarak ölümcül bir durum.

ölçü
(Ticaret) measures

This tree measures three meters around. - Bu ağacın etrafı üç metre ölçülür.

What are the measures of time? - Zamanın ölçüsü nedir?

ölçü
(Bilgisayar) metric

Tom, stubborn as he was, refused to change to the sensible metric system, preferring to measure volume in hogsheads instead. - Tom, inatçı olmasına rağmen, büyük fıçı ölçü birimi yerine, mantıklı olan metrik sistemi değiştirmeyi reddediyordu.

ölçü
reagent
ölçü
metro
ölçü
measurement procedures
ölçü
(Ticaret) norm
ölçü
caliber
ölçü
level

While most of us are significantly better off financially than our parents and grandparents, happiness levels haven't changed to reflect that. - Çoğumuz ebeveynlerimiz ve büyük ebeveynlerimizden önemli ölçüde daha varlıklı olmamıza karşın, onu yansıtan mutluluk seviyeleri değişmemiştir.

Tom has joined a laughter club and his stress levels have decreased significantly. - Tom bir kahkaha kulübüne katıldı ve onun stres seviyeleri önemli ölçüde düştü.

ölçü
prosody
ölçü
test

The test of democracy is freedom of criticism. - Demokrasinin ölçüsü eleştiri özgürlüğüdür.

ölçü
measuring

ׁWe're measuring the depth of the river. - Biz nehrin derinliğini ölçüyoruz.

The carpenter is measuring the floor. - Marangoz döşemeyi ölçüyor.

ölçü
metre
ölçü
scale

Many European kitchens have scales because dry ingredients are measured by weight there, unlike in America, where they are measured by volume. - Birçok Avrupa mutfakları orada kuru malzemeler tartıldığından dolayı bir teraziye sahiptir, Amerika'da tam tersine onlar hacimle ölçülmektedir.

It seems the rural area will be developed on a large scale. - Kırsal alan büyük ölçüde gelişecek gibi görünüyor.

ölçü
measurement; size: "masanın ölçüleri - the table´s measurements"
ölçü
(poetry) meter
ölçü
(music) (a) measure
ölçü
unit of measurement
ölçü
poet. meter
ölçü
measure; measurement, dimension; size; moderation; metre
ölçü
measurement; size: masanın ölçüleri the table's measurements
ölçü
mus. (a) measure
ölçü
measure; proper degree; suitable limit, bounds
ölçü
measurement, measure, measuring
ölçü
foot rule
ölçü
metre [Brit.]
ölçü
standard

There is no one standard for beauty. - Güzellik için tek bir ölçüt yoktur.

In grammar and vocabulary, some dialects differ significantly from the standard language. - Dilbilgisinde ve kelime hazinesinde, bazı lehçeler standart dilden önemli ölçüde farklıdır

ölçü
stint
ölçü
(Biyoloji) denomination
Türkçe - Türkçe