He got a prize for winning the competition.
- O, yarışmayı kazandığı için bir ödül aldı.
I have made a prize mistake.
- Bir ödül hatası yaptım.
Your effort will be rewarded in the long run.
- Çabanız uzun vadede ödüllendirilecektir.
Nick is by no means satisfied with the reward.
- Nic hiçbir şekilde ödülden memnun değil.
They awarded her a gold metal for her achievement.
- Başarısı için onu altın madalyayla ödüllendirdiler.
Since 1990, eleven female students received the award.
- 1990'dan beri on bir kız öğrenci ödül aldı.
It's a very rewarding feeling.
- Bu çok ödüllendirici bir duygu.
I received a Playstation Vita as a gift.
- Ödül olarak bir Playstation Vita aldım.
I didn't expect any gift.
- Hiç ödül beklemiyordum.