This is the school where she is teaching.
- Burası, onun öğretmenlik yaptığı okul.
Her occupation is teaching.
- Onun mesleği öğretmenliktir.
Are you a teacher? Yes, I am.
- Siz bir öğretmen misiniz? Evet, ben bir öğretmenim.
Yumi will become a teacher.
- Yumi öğretmen olacak.
He has been teaching for 20 years.
- Yirmi yıldır öğretmenlik yapmaktadır.
Tom became bored with teaching and he looked for a new job.
- Tom öğretmenlik yapmaktan sıkıldı ve yeni bir iş aradı.
She's a yoga instructor.
- O bir yoga öğretmenidir.
I've been a ski instructor for three years.
- Üç yıldır bir kayak öğretmeniyim.
The dog knew its master.
- Köpek öğretmenini tanıyordu.
It must bother you to have taken a bad master. I'm stupid too. So, it's all right.
- Kötü bir öğretmene sahip olmak sizi rahatsız ediyor olmalı. Ben de aptalım. Öyleyse, tamam.
My mom was a schoolteacher.
- Annem bir öğretmendi.
I'm a schoolteacher from Boston.
- Ben Bostonlu bir öğretmenim.
It's very unlikely that the teacher will believe Tom's excuse for not having his homework done on time.
- Öğretmenin ev ödevini zamanında yapmadığı için Tom'un özrünü kabul etmesi çok zayıf bir olasılıktır.
Don't hesitate to ask your teacher a question.
- Öğretmenine soru sormaya çekinme.
The professor always teaches in jeans and a shirt.
- Öğretmen derslerinde hep kot pantolon ve gömlek giyiyor.
What's his professor's name?
- Onun öğretmeninin adı nedir?
Hocasının adı neymiş?
- Öğretmeninin ismi ne?