öğretmenlik

listen to the pronunciation of öğretmenlik
Türkçe - İngilizce
teaching

This is the school where she is teaching. - Burası, onun öğretmenlik yaptığı okul.

Her occupation is teaching. - Onun mesleği öğretmenliktir.

teaching, being a teacher
instructiveness
teaching; profession/duties of a teacher
profession of a teacher
mastership
preceptorship
schoolmastering
öğretmen
teacher

Are you a teacher? Yes, I am. - Siz bir öğretmen misiniz? Evet, ben bir öğretmenim.

Yumi will become a teacher. - Yumi öğretmen olacak.

öğretmenlik taslayan
didactic
öğretmenlik yapmak
teach

He has been teaching for 20 years. - Yirmi yıldır öğretmenlik yapmaktadır.

Tom became bored with teaching and he looked for a new job. - Tom öğretmenlik yapmaktan sıkıldı ve yeni bir iş aradı.

öğretmenlik yapmak
to teach
öğretmen
instructor

She's a yoga instructor. - O bir yoga öğretmenidir.

I've been a ski instructor for three years. - Üç yıldır bir kayak öğretmeniyim.

öğretmen
{i} master

The dog knew its master. - Köpek öğretmenini tanıyordu.

It must bother you to have taken a bad master. I'm stupid too. So, it's all right. - Kötü bir öğretmene sahip olmak sizi rahatsız ediyor olmalı. Ben de aptalım. Öyleyse, tamam.

öğretmen
beak
öğretmen
schoolteacher

My mom was a schoolteacher. - Annem bir öğretmendi.

I'm a schoolteacher from Boston. - Ben Bostonlu bir öğretmenim.

öğretmen
{i} schoolmaster
öğretmen
preceptor
öğretmen
dominie
öğretmen
don

It's very unlikely that the teacher will believe Tom's excuse for not having his homework done on time. - Öğretmenin ev ödevini zamanında yapmadığı için Tom'un özrünü kabul etmesi çok zayıf bir olasılıktır.

Don't hesitate to ask your teacher a question. - Öğretmenine soru sormaya çekinme.

öğretmen
educationist
öğretmen
{i} schoolmarm
öğretmen
school teacher
öğretmen
professor

The professor always teaches in jeans and a shirt. - Öğretmen derslerinde hep kot pantolon ve gömlek giyiyor.

What's his professor's name? - Onun öğretmeninin adı nedir?

öğretmen
{i} schoolmistress
öğretmen
educate
öğretmen
{i} indoctrinator
öğretmen
{i} mistress
öğretmen
governess
özel öğretmenlik
tutorship
öğretmen
(bayan) instructress
öğretmen
schoolma'am
öğretmen
(kadın) preceptress
öğretmen
teacher; instructor; tutor; schoolmaster, master; schoolmistress; professor
Türkçe - Türkçe
Öğretmenin görevi: "Hayatımızın askerlikte ve sivillikte kırk beş senesi öğretmenlik ile geçti."- B. Felek
Öğretmenin görevi
muallimlik
Öğretmen
hoca

Hocasının adı neymiş? - Öğretmeninin ismi ne?

Öğretmen
muallim
öğretmen
Mesleği bir bilim dalını, bir sanatı veya teknik bilgileri öğretmek olan kimse, muallim, muallime
öğretmen
Mesleği bir bilim dalını, bir sanatı veya teknik bilgileri öğretmek olan kimse, muallim, muallime: "Öğretmenimizin verdiği konuları manzum yazardım bazen."- Y. Z. Ortaç
öğretmenlik