One of my dreams is to learn Icelandic.
- Hayallerimden biri İzlandaca öğrenmek.
It's difficult to learn a foreign language.
- Yabancı dil öğrenmek zordur.
She is learning the piano.
- O, piyanoyu öğreniyor.
Learning a foreign language is difficult.
- Yabancı dil öğrenmek zordur.
I learned to play guitar when I was ten years old.
- On yaşındayken gitar çalmayı öğrendim.
To win his audience, the speaker resorted to using rhetorical techniques he learned from his communication courses.
- Seyircisini kazanmak için konuşmacı, iletişim kurslarından öğrendiği retorik teknikleri kullanarak başvurdu.
Soon learnt, soon forgotten.
- Çabuk öğrenilirse, çabuk unutulur.
Tom learnt from Mr Ogawa that many people have scorn for the nouveau riche.
- Tom birçok insanın sonradan görme insanları küçümsediğini Bay Ogawa'dan öğrendi.