There were some men eating their lunches under the trees in front of the library.
- Kütüphanenin önündeki ağaçların altında öğle yemeklerini yiyen bazı adamlar vardı.
They usually have breakfast at half past seven o'clock and eat their lunch at twelve.
- Onlar genellikle yedi buçukta kahvaltı yaparlar ve on ikide öğle yemeklerini yerler.
Do you know a good place to have lunch?
- Öğle yemeği yemek için iyi bir yer biliyor musunuz?
Tom said that he was eager to eat lunch with Mary.
- Tom Mary ile öğle yemeği yemek için istekli olduğunu söyledi.