çok fazla

listen to the pronunciation of çok fazla
Türkçe - İngilizce
too much

You must not eat too much ice-cream and spaghetti. - Çok fazla dondurma ve spagetti yememelisin.

I have too much homework today. - Bugün, çok fazla ödevim var.

very much, so much, too much (uncountable = sayılamayan nesneler için), too many, very many, so many (countable = sayılabilen nesneler için)
over

The reason Tom got sick was because he overate. - Tom çok fazla yediği için hastalandı.

The reason Tom got sick was because he overate. - Tom'un hastalığı çok fazla yemekten sonuçlandı.

devilish
too many

There were too many people at the concert. - Konserde çok fazla kişi vardı.

There are too many people in the park. - Parkta çok fazla kişi var.

like blazes
excessively

She smokes excessively. - O çok fazla sigara içiyor.

mightily
far too much

You smoke far too much. You should cut back. - Çok fazla sigara içiyorsun. Azaltmalısın.

We have far too much work to do. - Yapacak çok fazla işimiz var.

overmuch
damn
a lot

He knows a lot about butterflies. - Kelebekler hakkında çok fazla şey biliyor.

My little sister and I used to play tag a lot. We would chase each other, and the one chasing would try to tag the one being chased and yell: You're it! - Küçük kız kardeşim ve ben çok fazla kovalamaca oynardık. Birbirimizi kovalardık ve kovalayan kişi kovalanana dokunmaya çalışır ve ona Sen ebesin! diye seslenirdi.

very much

Mike liked animals very much. - Mike hayvanları çok fazla severdi.

Tom didn't enjoy the concert very much. - Tom konserden çok fazla hoşlanmadı.

hugely
countless
{s} exorbitant

The price of this camera is exorbitant. - Bu kameranın fiyatı çok fazla.

trop
undue
(deyim) far and away
(deyim) ever so much
outrageous

These prices are outrageous. - Bu fiyatlar çok fazla.

immensely
overdone
acute
fierce
surfeit
bellyful
tremendous

It hurts tremendously here. - Burası çok fazla ağrıyor.

excessive

She smokes excessively. - O çok fazla sigara içiyor.

excess

You shouldn't eat to excess. - Çok fazla yememelisin.

She smokes excessively. - O çok fazla sigara içiyor.

a hell of a lot
far too

We have far too much work to do. - Yapacak çok fazla işimiz var.

Our college uses far too much electricity. - Bizim üniversite çok fazla elektrik tüketir.

way too much
too

I have too much homework today. - Bugün, çok fazla ödevim var.

There were too many people at the concert. - Konserde çok fazla kişi vardı.

{s} immoderate
{s} plethoric
{s} superabundant
astronomical
oodles of
consumedly
steep
by half
çok fazla inşaa etmek
overbuild
çok fazla miktar
oodles
çok fazla miktar
superabundance
çok daha fazla
much more
yanınızda taşımak için çok fazla şey almışsınız
You have too much carry on baggage
Türkçe - Türkçe
dağ taş
derecesiz
çok fazla