You must not eat too much ice-cream and spaghetti.
- Çok fazla dondurma ve spagetti yememelisin.
If you eat too much you will become fat.
- Çok fazla yersen şişmanlarsın.
She's making money hand over fist with the business she started.
- O başladığı işle çok çok fazla para kazanıyor.
The reason Tom got sick was because he overate.
- Tom'un hastalığı çok fazla yemekten sonuçlandı.
Tom has missed work way too many times.
- Tom çok fazla defalarca işi kaçırdı.
We have too many classes.
- Çok fazla sınıfımız var.
She smokes excessively.
- O çok fazla sigara içiyor.
You smoke far too much. You should cut back.
- Çok fazla sigara içiyorsun. Azaltmalısın.
I think Tom paid far too much for that old saxophone.
- Tom'un o eski saksofon için çok fazla ödediğini düşünüyorum.
The trip calls for a lot of money.
- Gezi çok fazla para gerektirir.
My little sister and I used to play tag a lot. We would chase each other, and the one chasing would try to tag the one being chased and yell: You're it!
- Küçük kız kardeşim ve ben çok fazla kovalamaca oynardık. Birbirimizi kovalardık ve kovalayan kişi kovalanana dokunmaya çalışır ve ona Sen ebesin! diye seslenirdi.
Tom hasn't changed very much.
- Tom çok fazla değişmedi.
Tom can't speak very much French.
- Tom Fransızcayı çok fazla konuşmaz.
The price of this camera is exorbitant.
- Bu kameranın fiyatı çok fazla.
These prices are outrageous.
- Bu fiyatlar çok fazla.
It hurts tremendously here.
- Burası çok fazla ağrıyor.
She smokes excessively.
- O çok fazla sigara içiyor.
You shouldn't eat to excess.
- Çok fazla yememelisin.
She smokes excessively.
- O çok fazla sigara içiyor.
He drinks far too much beer.
- O çok fazla bira içer.
We have far too much work to do.
- Yapacak çok fazla işimiz var.
You must not eat too much ice-cream and spaghetti.
- Çok fazla dondurma ve spagetti yememelisin.
I have too much homework today.
- Bugün, çok fazla ödevim var.