Please pass it to the other kids.
- Lütfen onu diğer çocuklara uzat.
Do you have any kids?
- Hiç çocukların var mı?
It seems that the children will have to sleep on the floor.
- Çocuklar yerde uyumak zorunda kalacaklar gibi.
He gathered his children around him.
- O, çocuklarını kendi etrafına topladı.
Tom asked Mary to stay at home until the babysitter got there.
- Tom, çocuk bakıcısı oraya gelinceye kadar, Mary'nin evde kalmasını istedi.
Mother asked the babysitter to watch the children.
- Anne bebek-bakıcısından çocukları gözlemesini rica etti.
According to the CRC, all people under 18 are considered to be children.
- ÇHS'ye göre, 18 yaşından küçük tüm insanlar çocuk olarak kabul edilir.
It is dangerous for children to play in the street.
- Caddede oynamak çocuklar için tehlikelidir.
When I was a child, my mother would often read fairy tales to me.
- Ben çocukken annem bana sık sık masal okurdu.
The children love listening to fairy tales.
- Çocuklar masal dinlemeyi sever.
The increase in juvenile delinquency is a serious problem.
- Çocuk suçluluğundaki artış ciddi bir sorundur.
Isn't that a little juvenile?
- O küçük bir çocuk değil mi?
This park is a little kid's paradise.
- Bu park küçük çocukların cennetidir.
I had chicken pox as a kid.
- Ben bir çocukken suçiçeği geçirdim.
Chicken pox is a common childhood illness.
- Suçiçeği yaygın bir çocukluk hastalığıdır.
The kindergarten children were walking hand in hand in the park.
- Anaokulu çocukları parkta el ele yürüyordu.
Kindergarten children act better than Tom and his friends do.
- Anaokulu çocukları Tom ve arkadaşlarının yaptığından daha iyi hareket eder.
Tom and Mary had a child and called him Tom Junior.
- Tom ve Mary'nin bir çocukları vardı ve ona Tom Junior adını verdiler.
Tom told his son the story about a monster that ate children.
- Tom oğluna çocukları yiyen bir canavar hakkındaki hikayeyi anlattı.
His wife bore him two daughters and a son.
- Karısı ona iki kızı ve bir erkek çocuk doğurdu
I'm instinctively bad with children and infants.
- Çocuklara ve bebeklere içgüdüsel olarak kötü davranıyorum.
There have been several cases of infantile paralysis.
- Birkaç çocuk felci vakası olmuştur.
The children collect seeds of various shapes and colours.
- Çocuklar çeşitli şekil ve renklerde tohum toplarlar.
Tom is a spoiled little brat.
- Tom şımarık küçük bir çocuk.
You're acting like a spoiled brat.
- Bir şımarık çocuk gibi davranıyorsun.
There have been several cases of infantile paralysis.
- Birkaç çocuk felci vakası olmuştur.
I want you to stop spoiling the kids.
- Çocuklara yüz verip şımartmaktan vazgeçmeni istiyorum.
Children should not be spoiled.
- Çocuklar şımartılmamalı.