Cheese often lures a mouse into a trap.
- Peynir çoğu kez bir fareyi bir tuzağa cezbeder.
Humility often gains more than pride.
- Alçak gönüllülük çoğunlukla kibirden daha çok yükseltir.
Most Japanese drink water from the tap.
- Çoğu Japon, suyu musluktan içer.
Most young adults enjoy going out at night.
- Çoğu genç yetişkin geceleyin dışarı çıkmaktan hoşlanır.
Many of the workers died of hunger.
- İşçilerin çoğu açlıktan öldüler.
Many diseases result from poverty.
- Çoğu hastalık yoksulluktan sonuçlanır.
They were mostly women.
- Onlar çoğunlukla kadındı.
The pain has mostly gone away.
- Ağrı çoğunlukla geçti.
My father's little library consisted chiefly of books on polemic divinity, most of which I read.
- Babamın küçük kütüphanesi çoğu polemik tanrılığı içeren kitaplardan oluşuyordu, onların çoğunu okudum. esas oluşuyordu.
While most of us are significantly better off financially than our parents and grandparents, happiness levels haven't changed to reflect that.
- Çoğumuz ebeveynlerimiz ve büyük ebeveynlerimizden önemli ölçüde daha varlıklı olmamıza karşın, onu yansıtan mutluluk seviyeleri değişmemiştir.
His failure was mainly due to carelessness.
- Onun başarısızlığı çoğunlukla dikkatsizliği yüzündendi.
The audience consisted mainly of students.
- Dinleyiciler çoğunlukla öğrencilerden oluşuyordu.
Most of the students are interested in finance more than industry.
- Öğrencilerin çoğu sanayiden çok finansla ilgileniyor.
I get paid more than most people here do.
- Buradaki çoğu insanın aldığından daha çok ödeme alıyorum.