çizgisinde

listen to the pronunciation of çizgisinde
Türkçe - İngilizce
in line
Positioned in a straight line

Please stand in line for the pledge of allegiance.

On a queue; waiting one's turn for something

I'm waiting in line at the bakery.

To assume a position in the future

He's in line to be the next champion.

Suitable or appropriate; keeping with expectations, norms, ideals, or rules

rescues are usually organized by local garden clubs, but before you grab your shovel and head for the door, check with local government agencies to make sure you're in line with regulations. — Garden Superheroes, Garden Gate, Jan/Feb 2006, Issue 67, p.45.

one behind another in a line or queue; "they waited in line for the tickets"
awaiting something; especially something due; "people were in line at the checkout counter"; "she was in line for promotion"
being next in a line of succession; "he was in line for the presidency"
the point of the attacking blade is in one of the lines and is threatening valid target
point in line
one behind another in a line or queue; "they waited in line for the tickets
Descriptive of an extended sword arm that threatens the opponent
çizgi
line

These two lines cut across each other at right angles. - Bu iki çizgi birbirini dik açıyla kesmektedir.

The playground is divided into three areas by white lines. - Oyun alanı, beyaz çizgiler tarafından üçe bölünmüş.

çizgi
line; stripe, bar; dash; scratch, mark; (tende) furrow
çizgi
score
çizgi
dint
çizgi
demarcation
çizgi
ruler
çizgi
{i} grain
çizgi
hyphen
çizgi
dash

Tom made a dash for the front door. - Tom ön kapı için bir çizgi yaptı.

çizgi
stripe

Tom wore a red and white striped tie. - Tom, kırmızı ve beyaz çizgili kravat taktı.

They say a tiger never changes his stripes. - Onlara göre bir kaplan asla çizgilerini değiştirmez.

çizgi
stroke
çizgi
streak

This lucky streak won't last forever. - Bu şanslı çizgi sonsuza dek sürmeyecek.

çizgi
mark

On your marks, get set, go! - Çizgilerinize, hazırlanın, başlayın!

çizgi
furrow
çizgi
drawing

The boy spends hours drawing superhero comics. - Çocuk süper kahraman çizgi romanları çizerek saatler harcıyor.

The girl spends hours drawing superhero comics. - Kız süper kahraman çizgi romanları çizerek saatler harcıyor.

çizgi
scratch
çizgi
wheal
çizgi
line, boundary, limit
çizgi
line (of action or thought)
çizgi
part (in a person's hair)
çizgi
groove
çizgi
dash , line
çizgi
stria
çizgi
line, wrinkle, furrow
çizgi
bar
çizgi
scratch, scar; score
çizgi
stripe; stria, striation
çizgi
(cetvelle) ruling
çizgi
wale
çizgi
mark, dash
çizgi
band
çizgi
(Diş Hekimliği) linea
çizgi
flick
çizgi
serif
Türkçe - Türkçe

çizgisinde teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı

çizgi
Bir noktanın yürütülmesiyle oluşan biçim
Çizgi
hat
Çizgi
(Osmanlı Dönemi) CÜDDET
Çizgi
(Osmanlı Dönemi) HABÎKE
Çizgi
çizik
Çizgi
tahril
Çizgi
cızık
Çizgi
çizi
çizgi
Temel
çizgi
Çizilerek veya çeşitli yollarla oluşmuş iz, çizi, hat
çizgi
Yüz ve vücut hatlarının her biri
çizgi
Çizilerek veya çeşitli yollarla oluşmuş iz, çizi, hat, tahril: "Bu kâğıda üç çizgi çekti."- Ö. Seyfettin
çizgi
Temel: "Ben hayatımı yeniden ve bambaşka çizgiler üzerinde kuracağım."- A. İlhan
çizgi
Bir durumdan başka bir duruma atlanan, geçilen yer, sınır
çizgi
Yüz ve vücut hatlarının her biri: "Gözlerinin rengi, yüzünün çizgileri, boyu bosu bile değişmiyordu."- O. Rifat
çizgisinde