You're double-parked.
- Çifte park etmişsiniz.
I'd like a double room.
- Çift kişilik bir oda rica ediyorum.
You should take another pair of glasses when you go abroad.
- Yurtdışına giderken, bir çift gözlük daha almalısınız.
Father bought me a pair of gloves.
- Babam bana bir çift eldiven aldı.
The young couple fell in love with each other very soon.
- Genç çift çok kısa sürede birbirlerine âşık oldu.
The new couple have gone off to Hawaii on their honeymoon.
- Yeni çift balayında Hawaii'ye gitti.
Twelve is an even number.
- On iki, çift bir sayıdır.
Cesar Chavez asked that strikers remain non-violent even though farm owners and their supporters sometimes used violence.
- Cesar Chavez çiftlik sahipleri ve onların destekçileri bazen şiddet kullansalar bile greve katılanların sessiz kalmalarını istedi.
He has a dual personality.
- O bir çift kişiliğe sahiptir.
I want my children to have dual citizenship.
- Çocuklarımın çifte vatandaşlığa sahip olmasını istiyorum.
I was given a couple of tickets for tonight's concert. Would you like to go with me?
- Bu geceki konser için bana bir çift bilet verildi. Benimle gitmek ister misin?
Tom has a couple of tattoos, doesn't he?
- Tom'un bir çift dövmesi var, değil mi?
I want to buy a pair of ski boots.
- Ben, bir çift kayak botu satın almak istiyorum.
I bought a pair of shoes.
- Bir çift ayakkabı aldım.
His parents were farmers.
- Onun ailesi çiftçiydi.
There were a lot of young couples in the park.
- Parkta birçok genç çift bulunuyordu.
I'd like a twin room, please.
- Çift yataklı bir oda istiyorum lütfen.
Duplicates of this sentence have been deleted.
- Bu cümlenin çiftleri silindi.
More and more married couples share household chores.
- Gittikçe artan sayıda evli çift ev işlerini paylaşıyor.
The newly married couple walked hand in hand.
- Yeni evli çift el ele yürüdü.
Sami and Layla were an ambitious young couple.
- Sami ve Leyla hırslı bir genç çiftti.
He works on the farm from morning till night.
- Sabahtan akşama kadar çiftlikte çalışıyor.
The farmer rose at sunrise and worked till sunset.
- Çiftçi gün doğumunda kalktı ve gün batımına kadar çalıştı.