Tom took the framed photo off the mantelpiece and took a closer look at it.
- Tom şömine rafından çerçeveli resmi aldı ve ona daha yakından baktı.
A framed photo of my family hangs above my desk.
- Ailemin bir çerçeveli fotoğrafı masamın üstünde asılı.
These are two pictures with a nice frame.
- Bunlar hoş çerçeveli iki resimdir.
In California, most houses have frames of wood.
- Kaliforniya'da birçok evin ahşap çerçeveleri var.
Tom broke his eyeglass frames when he dropped his glasses.
- Tom gözlüklerini düşürdüğünde gözlük çerçevelerini kırdı.
Tom is wearing glasses with black frames.
- Tom siyah çerçeveli gözlük takıyor.
Bob mounted the portrait in a fancy frame, but it was upside down.
- Bob portreyi hoş bir çerçeve ile çerçeveledi fakat o tepetaklak olmuştu.