çerçeveci

listen to the pronunciation of çerçeveci
Türkçe - İngilizce
maker or seller of frames
picture-framer, framer, person who frames pictures
framer
çerçeve
frame

These are two pictures with a nice frame. - Bunlar hoş çerçeveli iki resimdir.

Bob mounted the portrait in a fancy frame, but it was upside down. - Bob portreyi hoş bir çerçeve ile çerçeveledi fakat o tepetaklak olmuştu.

çerçeve
(Hukuk) framework
çerçeve
(Bilgisayar) frames

Tom broke his eyeglass frames when he dropped his glasses. - Tom gözlüklerini düşürdüğünde gözlük çerçevelerini kırdı.

In California, most houses have frames of wood. - Kaliforniya'da birçok evin ahşap çerçeveleri var.

çerçeve
case
çerçeve
loop
çerçeve
(Bilgisayar) pane
çerçeve
(Sinema) sin
çerçeve
margin
çerçeve
border
çerçeve
rack
çerçeve
limits
çerçeve
trim
çerçeve
(Muzik) binding
çerçeve
housing
çerçeve
cadre
çerçeve
rim
çerçeve
outline
çerçeve
to frame
çerçeve
frame of
çerçeve
shaft (of a loom)
çerçeve
skeleton
çerçeve
frame; window frame, sash; limits
çerçeve
mount

Bob mounted the portrait in a fancy frame, but it was upside down. - Bob portreyi hoş bir çerçeve ile çerçeveledi fakat o tepetaklak olmuştu.

çerçeve
setting
çerçeve
frame , outline
çerçeve
casing
çerçeve
sports parallel bars
çerçeve
ornament
çerçeve
limit, limitation
çerçeve
frame or sash (of a window or door)
çerçeve
casement
çerçeve
mounting
Türkçe - Türkçe
Resimlere, tablolara çerçeve takma işiyle uğraşan kimse
Çerçeve yapan kimse
çerçeve
Kapı, pencere ile bunların cam veya tablalarının yerleştirilmiş olduğu kenarlık
çerçeve
Bir konunun, bir düşünce alanının sınırları veya bu sınırlar içindeki alan: "Boğaziçi'nin böyle bir medeniyet çerçevesi içinde geçen hayatı ne güzel ve mükemmeldir."- A. Ş. Hisar
çerçeve
Beden eğitiminde asılma ve tırmanmalar için kullanılan araç
çerçeve
Kapı, pencere ile bunların cam veya tablalarının yerleştirilmiş olduğu kenarlık: "Pencerenin geniş çerçevesi yıldız salkımlarıyla dolu."- Y. Z. Ortaç
çerçeve
Resim, yazı, ayna gibi şeyleri süslemek veya bir yere asılabilecek duruma getirmek için bunlara geçirilen kenarlık: "Duvarda bir çerçeve asılıdır ki çarpıktır, düzeltemezsiniz."- R. H. Karay
çerçeve
Bir konunun, bir düşünce alanının sınırları veya bu sınırlar içindeki alan
çerçeve
Resim, yazı, ayna gibi şeyleri süslemek veya bir yere asılabilecek duruma getirmek için bunlara geçirilen kenarlık
çerçeveci