His opinion is in conflict with mine.
- Onun fikri benimkiyle çelişiyor.
The minister contradicted his own statement.
- Bakan kendi ifadesiyle çelişti.
His actions always contradicted his word.
- Onun eylemleri hep sözleriyle çelişiyordu.
Layla's conflicting testimony confused the court.
- Leyla'nın çelişkili ifadesi mahkemeyi şaşırttı.
I have conflicting feelings about my childhood.
- Benim çocukluğum hakkında çelişkili duygularım var.
Tom is feeling conflicted.
- Tom çelişkiye düşmüş hissediyor.
His opinion is in conflict with mine.
- Onun fikri benimkiyle çelişiyor.