The Khmer Rouge often used parables to justify their contradictory actions.
- Kızıl Kmerler çelişkili eylemlerini meşrulaştırmak için genellikle meseller kullanır.
My fluency is sufficient for many situations, but not for expressing my — often contradictory — emotions.
- Benim akıcılığım birçok durum için yeterlidir, fakat genellikle çelişkili durumlarımı ifade etmek için değil.
I have conflicting feelings about my childhood.
- Benim çocukluğum hakkında çelişkili duygularım var.
Layla's conflicting testimony confused the court.
- Leyla'nın çelişkili ifadesi mahkemeyi şaşırttı.
Is there a contradiction there?
- Orada bir çelişki var mı?
My life's a contradiction.
- Hayatım bir çelişkidir.
We have conflicting opinions on the matter.
- Konuyla ilgili çelişkili görüşlerimiz var.
Tom had conflicting feelings.
- Tom'un çelişkili duyguları vardı.