My life's a contradiction.
- Hayatım bir çelişkidir.
I don't see it as a contradiction.
- Ben onu bir çelişki olarak görmüyorum.
Native speakers can give you conflicting information about what is or is not correct in their language.
- Yerli konuşmacılar dillerinde doğru olan veya olmayan şey hakkında çelişkili bilgiler verebilirler.
Tom is feeling conflicted.
- Tom çelişkiye düşmüş hissediyor.