They were drawn to each other by a magnetic attraction.
- Manyetik bir çekimle birbirlerine çekildiler.
The force of gravity between two objects is proportional to the product of the two masses, and inversely proportional to the square of the distance between their centers of mass.
- İki nesne arasındaki çekim kuvveti iki kütlenin ürünü ile orantılıdır ve onların kütle merkezleri arasındaki mesafeyle ters orantılıdır.
Shooting from a low angle makes your legs appear longer.
- Düşük açıdan çekim yapmak bacaklarınızı daha uzun gösterir.
The shooting started around noon.
- Çekim yaklaşık öğleyin başladı.
The strength of the gravitational force reduces quickly with distance.
- Çekim gücü mukavemeti mesafe ile hızlı bir şekilde azalır.
Through mathematical calculations, Le Verrier predicted the presence of another planet beyond Uranus. The gravitational pull of this planet would explain the unusual motion of Uranus.
- Matematiksel hesaplamalar yoluyla Le Verrier Uranüsün ötesindeki başka gezegenin varlığını tahmin etti. Bu gezegenin yer çekimi Uranüsün sıradışı hareketini açıkladı.
In Latin there are five declensions.
- Latincede beş çekim vardır.
Through mathematical calculations, Le Verrier predicted the presence of another planet beyond Uranus. The gravitational pull of this planet would explain the unusual motion of Uranus.
- Matematiksel hesaplamalar yoluyla Le Verrier Uranüsün ötesindeki başka gezegenin varlığını tahmin etti. Bu gezegenin yer çekimi Uranüsün sıradışı hareketini açıkladı.
Gravity is a force of attraction that exists between any two masses, any two bodies, or any two particles.
- Yer çekimi herhangi iki kütle, herhangi iki organ ya da herhangi iki parçacık arasında olan bir çekim kuvvetidir.
Gravity causes objects to have weight.
- Nesnelerin ağırlığının sebebi yer çekimidir.
Swedish verbs are generally divided into four conjugations.
- İsveççe fiiller genellikle dört çekime ayrılır.
Italian, like Portuguese and French, has three verb conjugations.
- İtalyanca aynı Portekizce ve Fransızca gibi üç fiil çekimine sahiptir.
I'm doing a photo shoot with Tom today.
- Bugün Tom ile fotoğraf çekimi yapıyorum.
Did Tom say anything about the shooting?
- Tom çekim hakkında bir şey söyledi mi?
Tom used to be a big shot lawyer.
- Tom büyük bir çekim avukatıydı.
I need some shots before I go on my trip.
- Geziye gitmeden önce bazı çekimlere ihtiyacım var.
They were drawn to each other by a magnetic attraction.
- Manyetik bir çekimle birbirlerine çekildiler.
The mass of the planets is calculated according to the law of universal attraction.
- Gezegenlerin kütlesi evrensel çekim yasasına göre hesaplanır.
Through mathematical calculations, Le Verrier predicted the presence of another planet beyond Uranus. The gravitational pull of this planet would explain the unusual motion of Uranus.
- Matematiksel hesaplamalar yoluyla Le Verrier Uranüsün ötesindeki başka gezegenin varlığını tahmin etti. Bu gezegenin yer çekimi Uranüsün sıradışı hareketini açıkladı.
The strength of the gravitational force reduces quickly with distance.
- Çekim gücü mukavemeti mesafe ile hızlı bir şekilde azalır.
The force of gravity between two objects is proportional to the product of the two masses, and inversely proportional to the square of the distance between their centers of mass.
- İki nesne arasındaki çekim kuvveti iki kütlenin ürünü ile orantılıdır ve onların kütle merkezleri arasındaki mesafeyle ters orantılıdır.
Shooting from a low angle makes your legs appear longer.
- Düşük açıdan çekim yapmak bacaklarınızı daha uzun gösterir.
They showed the scene in slow motion.
- Onlar sahneyi ağır çekimle gösterdiler.
It was like watching a slow motion movie.
- Ağır çekim bir film izlemek gibiydi.