çekilmiş

listen to the pronunciation of çekilmiş
Türkçe - İngilizce
drawn

I felt drawn toward her. - Kendimi ona doğru çekilmiş hissettim.

Sami found himself drawn to Layla's charm. - Sami kendini Leyla'nın cazibesine çekilmiş buldu.

spun
withdrawn
milled
ground

Do you want fresh ground pepper on your salad? - Salatanda taze çekilmiş karabiber istiyor musun?

çekilmiş et
be taken
inzivaya çekilmiş kimse
monk
çek
cheque

As soon as I received the cheque, I went to the bank. - Çeki alır almaz bankaya gittim.

Tom wrote Mary's name as the cheque payee. - Tom çek alacaklısı olarak Mary'nin adını yazdı.

çek
drafting
çek
(Ticaret) check cheque
çek
draught
çek
(Otomotiv) non-return valve
çek
(Kanun) bill of exchange
çek
pull

When rain's fallen and the soil is moist, it becomes easier to pull out weeds. - Yağmur yağarsa ve toprak nemli olursa, otları çekmek daha kolay olur.

I need a tool for pulling weeds in my garden. - Benim bahçemdeki yabani otları çekmek için bir alete ihtiyacım var.

çek
pull on
çek
{f} shrunk

My jeans have shrunk. - Kot pantolonum çekti.

Tom's new shirt shrunk when he washed it and now it doesn't fit. - Tom yeni gömleğini yıkadığında çekti ve şimdi uymuyor.

çek
suffer from

It is a shameful fact that, while there are lands where people suffer from hunger, within Japan there are many households and restaurants where much food is thrown away. - İnsanların açlık çektiği yerler varken, Japonya'da birçok yiyeceğin atıldığı bir sürü meskenlerin ve restoranların olması yüz kızartıcı bir gerçektir.

Some people in the world suffer from hunger. - Dünyada bazı insanlar, açlıktan çeker.

çek
{f} shrinking
çek
drew

Madonna's concert drew a large audience. - Madonna'nın konseri büyük bir dinleyici çekti.

She drew her gun and said: - Silahını çekti ve dedi :

çek
{f} haul
çek
draw away
çek
roll up

Roll up your right sleeve. - Sağ elbise kolunu yukarı çek.

çek
pop
çek
shrink back
çek
acquittance
çek
attract

I find her appearance attractive. - Onun görünümünü çekici bulurum.

Jon is far more attractive than Tom. - Jon, Tom'dan çok daha çekicidir.

çek
{f} hauling
çek
yank

Tom yanked Mary's ponytail. - Tom Mary'nin at kuyruğu saçını çekti.

Tom yanked Mary's hair. - Tom, Mary'nin saçını çekti.

çek
of check
çek
cheques
çek
inflect

In that language, adjectives and nouns are inflected for gender. - O dilde, sıfatlar ve isimler cinsiyete göre çekilir.

diş çekilmiş
tapped
geri çekilmiş
retracted
inzivaya çekilmiş
secluded
inzivaya çekilmiş
retired
inzivaya çekilmiş kimse
eremite
inzivaya çekilmiş kimse
hermit
içeriye çekilmiş
indrawn
kaba çekilmiş kahve
nib
kalıptan çekilmiş
extruded
köşesine çekilmiş
recluse
köşesine çekilmiş insan
troglodyte
köşesine çekilmiş kimse
recluse
soğuk çekilmiş
cold drawn
suyu çekilmiş değirmene dönmek 1
(for a place) to become as silent as a tomb, become like a morgue. 2. to become completely useless
temize çekilmiş belge
engrossment
temize çekilmiş kopya
clean copy
temize çekilmiş kopya
fair copy
Çek
(a) Czech
Çek
Czech, of the Czechs
Çek
{i} Czech

The flag of the Czech Republic is almost the same as that of the Philippines. - Çek Cumhuriyeti'nin bayrağı Filipinler'inkiyle neredeyse aynıdır.

The professor teaches Czech. - Öğretmen, Çekçe öğretiyor.

Çek
czechoslovak
çek
cheque, check
çek
written order from one party directing a bank to pay a specified amount of money to another party
çek
of the Czech Republic; of the former nation of Czechoslovakia
çek
native or resident of the Czech Republic; resident of the former nation of Czechoslovakia; check
çek
{i} check

I will pay for it by check. - Ben onu çek ile ödeyeceğim.

The bank will cash your fifty dollar check. - Banka 50 dolarlık çekini nakite çevirecek.

çek
rollup
çek
lure

Layla lured Sami to her house. - Leyla, Sami'yi evine çekti.

Tom lured us into a trap. - Tom bizi bir tuzağa çekti.

çek
pull#on
çek
pullon
çek
drawaway
Türkçe - Türkçe
(Osmanlı Dönemi) NÜZU'
ÇEK
(Osmanlı Dönemi) Çekoslovakya, Bohemya ahalisinden olan ve Çek'ce konuşan kavim ki, Osmanlı metinlerinde "çeh" diye geçer
Çek
Çek halkına özgü olan
Çek
Slavların batı kolundan olan bir ulus veya bu ulusun soyundan gelen kimse
çek
Bir kimsenin, bankadaki parasının dilediği kimseye ödenmesi için bankaya gönderdiği yazılı belge
çekilmiş