çekilmek teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- withdraw
- opt out
- desist
- resign
- secede
- go out
- to retreat (from)
- (partiden) bolt
- to resign (from)
- (Hukuk) to resign
- gravitate
- ebb
- to be drawn; to be hauled, dragged, or tugged
- be pulled
- step aside
- decline
- recede
- draw back
- abdicate
- draw away
- repair
- stand
- edge out
- dry up
- to be pulled; to withdraw, to draw back, to recede; to retreat; (deniz) to ebb; to resign; to move (aside); to be bearable, to be tolerable
- draw off
- retract
- quit
- bow
- scratch
- bow out
- give over
- to withdraw, draw back, recede (from)
- retire
- to be pulled
- walk out
- get away
- pulled
- resile
- withdraw from
- bow out of
- move
- pull out
- move aside
- (Kanun) waive
- come away
- retreat
The army had to retreat.
- Ordu geri çekilmek zorunda kaldı.
They had no alternative but to retreat.
- Geri çekilmekten başka seçenekleri yoktu.
- fall away
- fall off
- take to
- give way
- abalienate
- absent
- conjugate
- step down
He finally had to step down.
- O sonunda çekilmek zorunda kaldı.
- abate
- decrease
- geri çekilmek
- withdraw
- geri çekilmek
- recede
- geri çekilmek
- retreat
The army had to retreat.
- Ordu geri çekilmek zorunda kaldı.
They had no alternative but to retreat.
- Geri çekilmekten başka seçenekleri yoktu.
- çekilme
- withdrawal
The agreement was conditioned on the withdrawal of troops.
- Anlaşma, birliklerin geri çekilmesi şartına bağlıydı.
The Soviet troops have started the withdrawal from Afghanistan.
- Sovyet birlikleri Afganistan'dan çekilmeye başladı.
- inzivaya çekilmek
- retreat
- geri çekilmek
- regress
- çek
- cheque
She opened her purse and took out her chequebook.
- Cüzdanını açtı ve çek defterini çıkardı.
Tom wrote Mary's name as the cheque payee.
- Tom çek alacaklısı olarak Mary'nin adını yazdı.
- çekilme
- breakaway
- çekilme
- drift
- yerçekimi ile çekilmek
- gravitate
- çek
- drafting
- çek
- (Ticaret) check cheque
- çek
- draught
- çek
- (Otomotiv) non-return valve
- çek
- (Kanun) bill of exchange
- çekilme
- (Kanun) waiver
- çekilme
- shrink
- çekilme
- setting aside
- çekilme
- expulsion
- çekilme
- ebbing
- çek
- pull
He pulled his son by the ear.
- O, oğlunun kulağını çekti.
He pulled up the weed and threw it away.
- O, otu çekti ve onu attı.
- çek
- pull on
- çek
- {f} shrunk
Tom's new shirt shrunk when he washed it and now it doesn't fit.
- Tom yeni gömleğini yıkadığında çekti ve şimdi uymuyor.
My jeans have shrunk.
- Kot pantolonum çekti.
- çek
- suffer from
He used to suffer from severe nasal congestion.
- O şiddetli burun tıkanıklığından dolayı acı çekti.
It is a shameful fact that, while there are lands where people suffer from hunger, within Japan there are many households and restaurants where much food is thrown away.
- İnsanların açlık çektiği yerler varken, Japonya'da birçok yiyeceğin atıldığı bir sürü meskenlerin ve restoranların olması yüz kızartıcı bir gerçektir.
- çek
- {f} shrinking
- çek
- drew
She drew her gun and said:
- Silahını çekti ve dedi :
She drew the chair towards her.
- O sandalyeyi ona doğru çekti.
- çek
- {f} haul
- çek
- draw away
- çek
- roll up
Roll up your right sleeve.
- Sağ elbise kolunu yukarı çek.
- çek
- pop
- çek
- shrink back
- çek
- acquittance
- çek
- attract
I find her appearance attractive.
- Onun görünümünü çekici bulurum.
I did not want to attract attention.
- Ben dikkat çekmek istemiyordum.
- çek
- {f} hauling
- çekilme
- traction
- çekilme
- resignation
Resignation is the first lesson of life.
- Çekilme hayatın ilk dersidir.
- çekilme
- pullout
- çekilme
- retreat
A tactical retreat is sometimes interpreted as cowardice.
- Bazen taktiksel bir geri çekilme, korkaklık olarak yorumlanır.
Tom started retreating.
- Tom geri çekilmeye başladı.
- çekilme
- shrinkage
- birden çekilmek
- yank
- çek
- yank
Stop yanking my hair, it hurts!
- Saçımı çekmeyi durdur, acıyor!
Tom yanked Mary's ponytail.
- Tom Mary'nin at kuyruğu saçını çekti.
- bankadan çekilmek
- be drawn from the bank
- bankadan çekilmek
- be withdrawn from the bank
- hesaba çekilmek
- To be judged
- işin içinden ustalıkla çekilmek
- to retreat from the mastery of work inside
- suyu çekilmek
- drain
- çek
- of check
- çek
- cheques
- çek
- inflect
In that language, adjectives and nouns are inflected for gender.
- O dilde, sıfatlar ve isimler cinsiyete göre çekilir.
- adaylıktan çekilmek
- stand down
- bir kenara çekilmek
- take a back seat
- canı çekilmek
- to feel exhausted
- düşmanı çekilmek zorunda bırakmak
- raise a siege
- el ayak çekilmek
- to be deserted
- geri çekilmek
- set back
- geri çekilmek
- 1. to withdraw, move backward, recede, retreat (from). 2. to give up, relinquish, desist from
- geri çekilmek
- retire
- geri çekilmek
- recoil
- geri çekilmek
- stand back
- geri çekilmek
- blench
- geri çekilmek
- beat a retreat
- geri çekilmek
- disengage
- geri çekilmek
- retract
- geri çekilmek
- fall back
- geri çekilmek
- step back
- geri çekilmek
- shrink back
- geri çekilmek
- a) to recede, to fall back b) to retire, to withdraw
- halvete çekilmek
- to withdraw into seclusion
- inzivaya çekilmek
- to withdraw into solitude; to make a retreat
- inzivaya çekilmek
- seclude oneself
- inzivaya çekilmek
- retire
- inzivaya çekilmek
- sequester oneself
- inzivaya çekilmek
- live in seclusion
- inzivaya çekilmek
- cloister
- inzivaya çekilmek
- to retire into seclusion, to seclude oneself
- ipe çekilmek
- swing
- kabine çekilmek
- for a government to resign
- kabukuna çekilmek
- to withdraw into one's shell; to refuse to associate with others
- kabuğuna çekilmek
- retire into oneself
- kabuğuna çekilmek
- to withdraw into one's shell
- kenara çekilmek
- to withdraw from the struggle; to forsake the hustle and bustle
- kenara çekilmek
- step aside
- kenara çekilmek
- to get out of the way, to step aside
- kenara çekilmek
- stand aside
- köşesine çekilmek
- retire to pasture
- köşesine/ye çekilmek
- to live a quiet, simple life; to withdraw from the center of the stage; to withdraw from public life
- sütü çekilmek
- (for a woman or a female animal) to stop producing milk, stop lactating
- tahttan çekilmek
- to abdicate
- tanıklık yapıp çekilmek
- stand down
- yana çekilmek
- stand aside
- Çek
- (a) Czech
- Çek
- Czech, of the Czechs
- Çek
- {i} Czech
The professor teaches Czech.
- Öğretmen, Çekçe öğretiyor.
Prague is the capital of the Czech Republic.
- Çek cumhuriyetinin başkenti Prag'dır.
- Çek
- czechoslovak
- çek
- cheque, check
- çek
- written order from one party directing a bank to pay a specified amount of money to another party
- çek
- of the Czech Republic; of the former nation of Czechoslovakia
- çek
- native or resident of the Czech Republic; resident of the former nation of Czechoslovakia; check
- çek
- {i} check
I'd like to pay by check.
- Çek ile ödeme yapmak istiyorum.
The bank will cash your fifty dollar check.
- Banka 50 dolarlık çekini nakite çevirecek.
- çek
- rollup
- çek
- lure
Layla lured Sami to her house.
- Leyla, Sami'yi evine çekti.
The music lured everyone.
- Müzik herkesin ilgisini çekti.
- çek
- pull#on
- çek
- pullon
- çek
- drawaway
- çekilme
- (mavna) pull off
- çekilme
- withdrawal, drawing back
- çekilme
- abdication
- çekilme
- (Hukuk) (üyelikten) withdrawal
- çekilme
- reflux
- çekilme
- being pulled, drawn, hauled, dragged, or tugged
- çekilme
- retirement
- çekilme
- defection
- çekilme
- contraction
- çekilme
- cession
- çekilme
- resignation (from a position or office)
- çekilme
- pull out
- çekilme
- (Askeriye) withdrawal
- çekilme
- geol. regression
- çekilme
- low water
- çekilme
- withdrawal; regression; resignation
- çekilme
- walkout
- çekilme
- drainage