The thought of rating people by attractiveness does not seem fair to me.
- Çekicilikle insanları değerlendirme düşüncesi benim için adil görünmüyor.
These days there is a lot of talk about the Law of Attraction, but I don't think such a thing exists.
- Bu günlerde orada Çekicilik Kanunu hakkında birçok konuşma var ama ben böyle bir şeyin var olduğunu sanmıyorum.
It's a major tourist attraction.
- O önemli bir turistik çekicilik.
Her warm personality adds charm to her beauty.
- Onun sıcak kişiliği güzelliğine çekicilik katıyor.
What a charming girl you are!
- Ne çekici bir kızsın!
You look very charming today.
- Bugün çok çekici görünüyorsun.
I find her appearance attractive.
- Onun görünümünü çekici bulurum.
His niece is attractive and mature for her age.
- Onun kız yeğeni çekici ve yaşına göre olgundur.
Dan called for a tow truck.
- Dan çekici bir kamyon çağırdı.
Tom has already called for a tow truck.
- Tom zaten bir çekici çağırdı.
You really do look stunning.
- Gerçekten çekici görünüyorsun.
I think that's really appealing.
- Bence o gerçekten çekici.
She gave me an appealing look.
- O bana çekici bir görünüm verdi.
Mary thinks that German accents are sexy.
- Mary Alman aksanlarının çekici olduğunu düşünüyor.
You look ravishing in that dress.
- O elbisenin içinde çekici duruyorsun.
She is very pretty, I mean, she is attractive and beautiful.
- O çok sevimlidir, yani, çekici ve güzeldir.
This is pretty remarkable.
- Bu oldukça dikkat çekici.
Joan is as charming as her sister.
- Joan kız kardeşi kadar çekici.
What a charming girl you are!
- Ne çekici bir kızsın!
Am I really that fascinating?
- Gerçekten bu kadar çekici miyim?
That actually sounds intriguing.
- O aslında ilgi çekici görünüyor.
That's a very intriguing idea.
- O çok ilgi çekici bir fikir.
Tom is just adorable.
- Tom sadece çok çekici.
She looked glamorous.
- O çekici görünüyordu.
The thought of rating people by attractiveness does not seem fair to me.
- Çekicilikle insanları değerlendirme düşüncesi benim için adil görünmüyor.
She is very pretty, but not alluring.
- O çok güzel ama çekici değil.
Who is more alluring, Madonna or Marilyn Monroe?
- Kim daha çekici, Madonna mı yoksa Marilyn Monroe mu?
Your grandfather is very charismatic.
- Büyük baban çok çekici.
None of these things look tempting.
- Bu şeylerin hiçbiri çekici görünmüyor.
I have to admit it's very tempting.
- Onun çok çekici olduğunu kabul etmeliyim.
This book is interesting and, what is more, very instructive.
- Bu kitap ilgi çekicidir,üstelik çok eğitici.
The magazine you lent me is very interesting.
- Bana ödünç verdiğin dergi çok ilgi çekici.