çeker teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- phot. objective
- shrinking
- capacity (of a scale)
- weighing capacity
- tower
- contractive
- çeker ocak
- fume cupboard,(US fume hood): a ventilated enclosure in a chemistry laboratory, in which harmful volatile chemicals can be used or kept
- para parayı çeker
- Money breeds money
- çek
- cheque
Tom wrote Mary's name as the cheque payee.
- Tom çek alacaklısı olarak Mary'nin adını yazdı.
As soon as I received the cheque, I went to the bank.
- Çeki alır almaz bankaya gittim.
- bütün çeker
- low-gear all wheel drive
- iki çeker
- (Otomotiv) two wheel drive
- iki çeker
- (Otomotiv) 2wd
- çek
- drafting
- çek
- (Ticaret) check cheque
- çek
- draught
- çek
- (Otomotiv) non-return valve
- çek
- (Kanun) bill of exchange
- çek
- pull
When rain's fallen and the soil is moist, it becomes easier to pull out weeds.
- Yağmur yağarsa ve toprak nemli olursa, otları çekmek daha kolay olur.
He pulled up the weed and threw it away.
- O, otu çekti ve onu attı.
- çek
- pull on
- çek
- {f} shrunk
Tom's new shirt shrunk when he washed it and now it doesn't fit.
- Tom yeni gömleğini yıkadığında çekti ve şimdi uymuyor.
My jeans have shrunk.
- Kot pantolonum çekti.
- çek
- suffer from
He used to suffer from stomach aches.
- O, mide ağrılarından dolayı acı çekerdi.
Black Americans continued to suffer from racism.
- Siyah Amerikalılar, ırkçılıktan dolayı acı çekmeye devam ettiler.
- çek
- {f} shrinking
- çek
- drew
She drew the chair towards her.
- O sandalyeyi ona doğru çekti.
Taro drew 10,000 yen from the bank.
- Taro bankadan 10.000 yen çekti.
- çek
- {f} haul
- çek
- draw away
- çek
- roll up
Roll up your right sleeve.
- Sağ elbise kolunu yukarı çek.
- çek
- pop
- çek
- shrink back
- çek
- acquittance
- çek
- attract
I find her appearance attractive.
- Onun görünümünü çekici bulurum.
Negative electrons attract positive electrons.
- Negatif elektronlar pozitif elektronlar çekerler.
- çek
- {f} hauling
- çek
- yank
Tom gave the rope a yank.
- Tom halata ani bir çekiş verdi.
Stop yanking my hair, it hurts!
- Saçımı çekmeyi durdur, acıyor!
- Para parayı çeker
- (Atasözü) Money makes (breeds) money
- dört çeker
- All-wheel-drive, four-wheel-drive
- para parayı çeker
- it takes money to make money
- çek
- of check
- çek
- cheques
- çek
- inflect
In that language, adjectives and nouns are inflected for gender.
- O dilde, sıfatlar ve isimler cinsiyete göre çekilir.
- çift çeker
- double takes
- Para parayı çeker
- Money begets money
- akılsız başın cezasını/ zahmetini ayak çeker
- (Atasözü) 1. If you don't use your head your feet do the work. 2. If the leader uses bad judgment his followers suffer
- dört çeker
- four-wheel drive
- eden çeker
- get one's just desserts
- oğlan dayıya, kız halaya çeker
- (Atasözü) A boy will take after his maternal uncle, and a girl will take after her paternal aunt
- tereyağından kıl çeker gibi
- swimmingly
- tereyağından kıl çeker gibi
- very easily
- tereyağından kıl çeker gibi as easy as taking candy
- from a baby, as easy as falling off a log
- tereyağından kıl çeker gibi iş
- plain sailing
- tırtıllı çeker
- crawler tractor
- yağdan kıl çeker gibi
- with the greatest of ease, as easy as taking candy from a baby, as easy as falling off a log, as easy as one-two-three
- yağdan kıl çeker gibi
- as easy as pie, as easy as falling off a log
- Çek
- (a) Czech
- Çek
- Czech, of the Czechs
- Çek
- {i} Czech
Such languages as Russian, Polish, Czech and Bulgarian have common Slavic roots.
- Rusya, Polonya, Çek ve Bulgaristan'ın ortak Slav kökleri var.
I want to buy a Czech sweater.
- Çek kazağı satın almak istiyorum.
- Çek
- czechoslovak
- çek
- cheque, check
- çek
- written order from one party directing a bank to pay a specified amount of money to another party
- çek
- of the Czech Republic; of the former nation of Czechoslovakia
- çek
- native or resident of the Czech Republic; resident of the former nation of Czechoslovakia; check
- çek
- {i} check
He opened a checking account with the bank.
- O, bankada bir çek hesabı açtı.
I will pay for it by check.
- Ben onu çek ile ödeyeceğim.
- çek
- rollup
- çek
- lure
Tom was lured into a trap.
- Tom bir tuzağa çekildi.
Cheese often lures a mouse into a trap.
- Peynir genellikle bir fareyi tuzağa çeker.
- çek
- pull#on
- çek
- pullon
- çek
- drawaway