çatlamaz

listen to the pronunciation of çatlamaz
Türkçe - İngilizce
splinterproof
Proof against the splinters, or fragments, of bursting shells
çatla
{f} crack

He stopped up the crack with putty. - Çatlağı macunla tıkadı.

Tom doesn't like it when Mary cracks her knuckles. - Mary eklemlerini çatlattığında Tom sevmez.

çatla
{f} flaw
çatla
{f} fracture
çatla
{f} cracked

The hail cracked the window. - Dolu pencereyi çatlattı.

Tom hit me in the head with my laptop. Now it's cracked! - Tom dizüstü bilgisayarımla kafama vurdu. O şimdi çatlak!

çatla
{f} flawed
çatla
fractured
çatlamaz