Who is this strikingly handsome young man?
- Bu çarpıcı biçimde yakışıklı genç adam kim?
There was a striking resemblance between them.
- Onlar arasında çarpıcı bir benzerlik vardı.
Medical science has made a dramatic advance.
- Tıp bilimi çarpıcı bir ilerleme gösterdi.
The situation has changed dramatically.
- Durum çarpıcı bir biçimde değişti.
The choreographer created a stunning dance routine.
- Koreograf çarpıcı bir dans rutini yarattı.
That dress looks stunning on her.
- O elbise onun üzerinde çarpıcı görünüyor.
It's only a matter of time before the meteor strikes.
- Meteorun çarpması sadece bir zaman meselesi.
Then what is love? A disease which can strike people at any age.
- Öyleyse aşk nedir? İnsanları herhangi bir yaşta çarpabilen bir hastalıktır.
To find degrees in centigrade, subtract 32 from the Fahrenheit temperature, then multiply by 5/9.
- Santigrat dereceyi bulmak için, fahrenhayt ısıdan 32 çıkar, sonra 5/9 ile çarp.
To calculate the capacity, multiply the length by the width by the depth.
- Kapasiteyi hesaplamak için, uzunluğu genişlikle derinlikle çarpın.
The door closed with a bang.
- Kapı bir çarpma ile kapandı.
Tom banged his head on a tree branch.
- Tom başını bir ağaç dalına çarptı.
The thief stubbed his toe on the door.
- Hırsız ayak parmağını kapıya çarparak incitti.
Tom bumped into Mary because he wasn't looking where he was going.
- Tom nereye gittiğine bakmadığı için Mary'ye çarptı.
The truck bumped into a car.
- Kamyon bir arabaya çarptı.
He did not die in the collision. Actually, he had a heart attack before crashing.
- O, çarpışmada ölmedi, aslında kazadan önce bir kalp krizi geçirdi.
Tom closed his eyes and listened to the sound of the waves crashing on the beach.
- Tom gözlerini kapadı ve sahile çarpan dalgaların sesini dinledi.
The motorcycle crashed into a car.
- Motosiklet bir arabaya çarptı.
Tom says he saw who crashed into Mary's car.
- Tom Mary'nin arabasına kimin çarptığını gördüğünü söylüyor.
3 multiplied by 5 is 15.
- 3, 5 ile çarpılırsa 15'tir.
The door frame is warped and the door won't close properly.
- Kapı kasası çarpık ve kapı uygun şekilde kapanmayacak.
I think videogames are warping our kids minds.
- Ben video oyunlarının çocuklarımızın kafalarını çarpıttığını düşünüyorum.