There is a remedy for everything except death.
- Ölüm dışında her şeye bir çare var.
There is a remedy for everything.
- Her şey için bir çare var.
There's a cure for everything, except death.
- Ölüm dışında her şey için bir çare vardır.
Let's try and find a cure.
- Deneyelim ve bir çare bulalım.
Tom said he was desperate to find a solution.
- Tom bir çözüm bulmak için çaresiz olduğunu söyledi.
She is struggling helplessly.
- O çaresizce mücadele ediyor.
Tom was completely helpless.
- Tom tamamen çaresizdi.
When only death remains, the last resort is to beg for food.
- Sadece ölüm kaldığında, son çare yiyecek için yalvarmaktır.
She relied on the medicine as a last resort.
- O, son çare olarak ilaca güvendi.
You should not resort to drinking.
- İçkiye son çare olarak başvurmamalısın.
There's only one way to find out how to do that. Ask Tom.
- Bunun nasıl yapılacağını öğrenmek için yalnız bir çare var. Bunu Tom'a sor.
I guess I have no choice but to work out now.
- Şimdi çalışmaktan başka çarem yok sanırım.
I guess I have no choice but to work out now.
- Şimdi çalışmaktan başka çarem yok sanırım.
She had no choice but to do it.
- Onun bunu yapmaktan başka çaresi yoktu.