He had an accident while working.
- O çalışırken bir kaza yaptı.
She had an accident while working.
- O çalışırken bir kaza yaptı.
If only I had studied harder for the exam.
- Keşke sınav için daha sıkı çalışsaydım.
If she studied hard, she could pass the test.
- Sıkı çalışsa, sınavı geçebilir.
The machine has stopped functioning.
- Makine çalışmayı durdurdu.
The liver is no longer functioning.
- Karaciğer artık çalışmıyor.
I'll try to get in touch with Tom.
- Tom'la temas kurmaya çalışacağım.
I'm trying to get in touch with her sister.
- Kız kardeşiyle temasa geçmeye çalışıyorum.
They labored in the factories.
- Onlar fabrikalarda çalıştılar.
He works in the laboratory.
- O labaratuarda çalışır.
Child as he was, he worked hard to help his mother.
- O,çocukken,annesine yardım etmek için sıkı çalıştı.
They worked jointly on this project.
- Onlar bu projede beraber çalıştılar.
I like studying history.
- Tarih çalışmayı severim.
But then he fell in love with Jane Wilde, a student studying languages in London.
- Ama sonra o Londra'da dilleri çalışan bir öğrenci olan Jane Wilde'a aşık oldu.
We'll attempt to start the class soon.
- Yakında sınıfı başlatmak için çalışacağız.
Tom attempted to predict the results.
- Tom sonuçları tahmin etmeye çalıştı.
Do you study English every day?
- Her gün İngilizce çalışıyor musun?
I like studying history.
- Tarih çalışmayı severim.
While working, she had an accident.
- O çalışırken bir kaza yaptı.
Could you explain how the dishwasher works?
- Bulaşık makinasının nasıl çalıştığını anlatabilir misin?
The number of cars running in the city has increased.
- Şehirde çalışan arabaların sayısı arttı.
How many times a day does that bus run?
- O otobüs günde kaç kez çalışır?
They labored over the budget for the fiscal year 1997.
- Onlar 1997 mali yılı için bütçe üzerinde çalıştılar.
They labored day after day.
- Onlar üst üste her gün çalıştılar.