He was playing with a lighter.
- O, bir çakmakla oynuyordu.
Tom pulled a cigarette lighter from his pocket.
- Tom cebinden bir çakmak çıkarttı.
The landscape was cold and sharp as flint.
- Peyzaj çakmak taşı kadar soğuk ve keskin.
I have a good mind to strike you for being so rude.
- Sana çakmak için iyi bir düşüncem var,zira çok kaba davrandın.