çabucak

listen to the pronunciation of çabucak
Türkçe - İngilizce
quickly

We asked him on the interphone if he could come downstairs quickly. - Çabucak aşağıya gelip gelemiyeceğini içhaberleşmede ona sorduk.

Let's complete this picture quickly. - Haydi bu resmi çabucak tamamlayalım.

readily
very quickly

My big brother finished his homework very quickly. - Ağabeyim ödevini çabucak bitirdi.

at no time
in no time

I'm a jack of all trades, a real triple threat. They'll try to stop me, but I'll be rising up the ranks in no time. - Her işten anlarım. On parmağımda on marifet vardır. Önüme set çekmeye çalışacaklar, ama mevki basamaklarını çabucak çıkacağım.

Working together, they cleaned the entire house in no time. - Birlikte çalışarak, bütün evi çabucak temizlediler.

apace
slick
speedily
in a snap
double quick!
hand over fist
nimbly
quick

The child is learning quickly. - Çocuk çabucak öğreniyor.

We asked him on the interphone if he could come downstairs quickly. - Çabucak aşağıya gelip gelemiyeceğini içhaberleşmede ona sorduk.

fast

When Tom has trouble sleeping, he starts counting stoats. That quickly brings him into a peaceful mood, and he is fast asleep before he could count the stoats to fifty. - Tom'un uyumada problemi olduğunda, o kakımları saymaya başlar.O, onu çabucak sakin bir hale getirir. Ve o kakımları elliye kadar sayabilmeden önce derin uykuya dalar.

with a rush
lickety-split

I put on my socks lickety-split. - Çoraplarımı çabucak giydim.

posthaste
swiftly
quickly, in a flash, like a flash, in no time, in less than no time, chop-chop
by leaps and bounds

My baby is also eight months old, is healthy and is growing by leaps and bounds. - Ayrıca,bebeğim sekiz aylık,sağlıklı ve çabucak büyüyor.

slippy
soon

You must help her, and soon! - Ona yardım etmelisin, ve çabucak!

I'm sorry I didn't reply to you sooner. - Sana çabucak cevap vermediğim için üzgünüm.

in short order
rapidly
hurried

Mary hurried to the hospital. - Mary çabucak hastaneye gitti.

prompt

He wrote a prompt answer to my letter. - Mektubuma çabucak bir cevap yazdı.

like a shot
impetuously
in no time at all
in less than no time
(Konuşma Dili) flat out
chop-chop
hurriedly
As soon as possible
lickety
single instant
trice
cursory
lickety split
{i} double quick
çabucak büyümek
(deyim) grow apace
çabucak dikmek
run up
çabucak düzeltme
once over
çabucak geçmek
slip by
çabucak giymek
whip on
çabucak giymek
pop
çabucak gözden geçirme
runthrough
çabucak halletmek
rush
çabucak hazırlamak
rustle up
çabucak yapmak
snatch
çabucak yapılan şey
quickie
çabucak yiyen kimse
gobbler
istekle ve çabucak yemek veya içmek
quickly and eagerly to eat or drink
Türkçe - Türkçe
Kısa sürede ve kolaylıkla
Çok çabuk, vakit geçirmeden, çabucacık, hızla, sür'atle
Çok çabuk, vakit geçirmeden, çabucacık, hızla, süratle: "Yatakta çabucak doğruldu."- A. İlhan
Kısa sürede ve kolaylıkla: "Çabucak giyindim, yokuşa aşağıya, beni götürdükleri tarafa süratle indim."- R. H. Karay
palas pandıras
(Osmanlı Dönemi) MÜTESARİ'
çabucak