You will remain here until you are summoned.
- Çağırılıncaya kadar burada kalacaksın.
Tom heard someone calling his name.
- Tom birinin adını çağırdığını duydu.
Her mother is calling you.
- Annesi seni çağırıyor.
Tom called Mary to the telephone.
- Tom Mary'yi telefona çağırdı.
The President called out the troops.
- Başkan, askeri güçleri çağırdı.
The President called out the troops.
- Başkan, askeri güçleri çağırdı.
I'll call you my boss.
- Seni patronum diye çağıracağım.
I'd like to page someone.
- Birini çağırtmak istiyorum.