çağıran

listen to the pronunciation of çağıran
Türkçe - İngilizce
evocative
calling
calling on
çağır
summon

You will remain here until you are summoned. - Çağırılıncaya kadar burada kalacaksın.

ruh çağıran
necromancer
çağır
call out
çağır
{f} summoning
çağır
{f} calling

Tom heard someone calling his name. - Tom birinin adını çağırdığını duydu.

Didn't you hear me calling you? - Seni çağırdığımı duymadın mı?

çağır
{f} called

I called a cab, because it was raining. - Bir taksi çağırdım çünkü yağmur yağıyordu.

On his arrival at the station, he called a taxi. - İstasyona vardığında, o bir taksi çağırdı.

bağırıp çağıran
vociferous
ruh çağıran falcı
necromancer
toplantıya çağıran kimse
convener
çağır
preconize
çağır
{f} call

The President called out the troops. - Başkan, askeri güçleri çağırdı.

Can you call me a taxi? - Bana bir taksi çağırabilir misiniz?

çağır
callout
çağır
{f} page

I'd like to page someone. - Birini çağırtmak istiyorum.

Türkçe - Türkçe
(Osmanlı Dönemi) DACUC
çağıran