Joe is madly in love with that girl.
- Joe bu kıza çılgınca âşık.
Tom had once been madly in love with Mary.
- Tom bir zamanlar Mary'ye çılgınca âşıktı.
Tom is texting frantically on his phone.
- Tom telefonunda çılgınca mesaj atıyor.
Tom struggled frantically.
- Tom çılgınca mücadele etti.
His heart was beating wildly.
- Kalbi çılgınca çarpıyordu.
The consumer price index has been fluctuating wildly.
- Tüketici fiyat endeksi çılgınca dalgalanıyor.
Tom is texting frantically on his phone.
- Tom telefonunda çılgınca mesaj atıyor.
Sami was frantically waving a flashlight.
- Sami çılgınca bir el feneri sallıyordu.
It might sound crazy, but I think I'm still in love with Mary.
- Bu çılgınca gelebilir fakat sanırım ben hâlâ Mary'ye âşığım.
I'm pretty sure Tom won't do anything crazy.
- Tom'un çılgınca bir şey yapmayacağından oldukça eminim.
The consumer price index has been fluctuating wildly.
- Tüketici fiyat endeksi çılgınca dalgalanıyor.
His heart was beating wildly.
- Kalbi çılgınca çarpıyordu.