çıktı teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- output
I want you to redirect the output of this command into that file.
- Bu komutun çıktısını o dosyaya yeniden yönlendirmenizi istiyorum.
Thanks to technological innovations, maximum outputs of the factory have doubled.
- Teknolojik yenilikler sayesinde, fabrikanın maksimum üretimi iki katına çıktı.
- (Ekonomi)output
- output , printout
- comp. output data, output
- throughput
- waste, waste product (from a factory)
- minus
- (Ticaret) outcome
- (Antika) hard copy
- output signal
- (Bilgisayar) output to
- thruput
- printed out
- grew to
- arose
The accident arose from a simple mistake.
- Kaza basit bir hatadan ortaya çıktı.
Confusion arose from the accident.
- Kaza yüzünden karışıklık ortaya çıktı.
- turned out
The news turned out to be true.
- Haberin doğru olduğu çıktı.
All my efforts turned out to be useless.
- Tüm çabalarımın yararsız olduğu ortaya çıktı.
- came out
But when I tried to turn the shower faucet, this black bubbly liquid came out.
- Ama ben duş musluğunu açmak için çalıştığımda, bu siyah kabarcıklı sıvı dışarı çıktı.
He came out with an angry face.
- O öfkeli bir yüz ile dışarı çıktı.
- readout
- çıktı almak
- Print out
- çıktı alanı
- output area
- çıktı aygıtı
- output device
- çıktı bilgileri
- output data
- çıktı bloğu
- output block
- çıktı delgisi
- output punch
- çıktı ekipmanı
- output equipment
- çıktı kanalı
- output channel
- çıktı kaydı
- output record
- çıktı kesimi
- output section
- çıktı modülü
- output module
- çıktı oluğu
- output channel
- çıktı programı
- output program
- çıktı sistemi
- output system
- çıktı sözleşmesi
- (Hukuk) output contraction
- çıktı sınırlamalı
- output limited
- çıktı tamponu
- output buffer
- çıktı tasarımı
- output design
- çıktı yazmacı
- output register
- çıktı yordamı
- output routine
- çık
- drop out of
- girdi çıktı çözümlemesi
- (Bilgisayar,Teknik) input output analysis
- girdi-çıktı
- (Askeri) i/o
- girdi-çıktı
- (Ticaret) input-output
- girdi-çıktı çözümlemesi
- (Bilgisayar) input-output analysis
- girdi/çıktı tablosu
- input/output table
- potansiyel çıktı
- (Ticaret) potential output
- standart çıktı
- (Bilgisayar) standard output
- çık
- (Bilgisayar) break
Tom sprang out of bed, threw on some clothes, ate breakfast and was out of the door within ten minutes.
- Tom, yataktan dışarı fırladı, bazı giysiler giyiverdi, kahvaltı yaptı ve on dakika içinde kapıdan çıktı.
What would you do if war were to break out?
- Savaş çıksa ne yaparsın?
- çık
- (Bilgisayar) escape
Tom pointed to the fire escape.
- Tom yangın çıkışını işaret etti.
Her name often escapes me.
- Onun adı sık sık hatırımdan çıkıyor.
- çık
- {f} exit
The exit flowrate is proportional to the pressure difference around the exit valve.
- Çıkıştaki akış hızı, çıkış kapakçığının etrafındaki basınç farkıyla orantılıdır.
Everybody in the building headed for the exits at the same time.
- Binadaki herkes aynı anda çıkışa yöneldi.
- çık
- got out
Tom got out of prison after 30 years.
- Tom otuz yıldan sonra hapishaneden çıktı.
When I got out of prison, Tom helped me get back on my feet.
- Hapishaneden çıktığımda, Tom tekrar ayaklarımın üstünde durmama yardımcı oldu.
- çık
- {f} exited
The old woman exited the bus.
- Yaşlı kadın otobüsten çıktı.
Tom exited the tunnel at 80 miles an hour.
- Tom saatte 80 mil hızla tünelden çıktı.
- çık
- went forth
- çık
- go out
I wish you would shut the door when you go out.
- Keşke dışarı çıktığın zaman kapıyı kapatsan.
Daddy, may I go out and play?
- Baba, dışarıya çıkıp oyun oynayabilir miyim?
- çık
- move up
- çık
- emerge
It will be four years before the definite result of beef liberalization emerges.
- Sığır serbestleştirilmesinin kesin sonucu ortaya çıkmadan önce dört yıl olacak.
Russia had emerged as a second superpower.
- Rusya ikinci bir süper güç olarak ortaya çıkmıştı.
- çık
- gone forth
- çık
- took off for
- çık
- go forth
- çık
- emanate
- çık
- take off for
- çık
- taken off for
- çık
- get out
They'll get out of class in forty minutes.
- Kırk dakika içerisinde sınıftan çıkacaklar.
I couldn't get out of my garage because there was a car in the way.
- Yolda bir araba olduğu için garajımdan çıkamadım.
- rüzgar çıktı
- wind output
- arpa ektim, darı çıktı
- (Konuşma Dili) I did not get what I expected./It was a disappointment
- ayak parmağım çıktı
- I dislocated my toe
- ayaz Paşa kol geziyor/kola çıkmış/çıktı
- (Konuşma Dili) It is freezing weather
- cari çıktı
- (Ticaret) current output
- excel için çıktı
- (Bilgisayar) output to excel
- excel için çıktı
- (Bilgisayar) outputto excel
- fiili nispi çıktı
- (Politika, Siyaset) effected rated output
- fiziki çıktı
- (Ticaret) physical output
- fırtına çıktı
- A storm came up
- girdi ve çıktı denetimi
- (Bilgisayar,Teknik) input and output control
- girdi çıktı/si çıktısı
- 1. intimate relations. 2. the ins and outs
- girdi-çıktı tablosu
- (Ticaret) input-output table
- girdi/çıktı
- girdi/çıktı
- girdi/çıktı
- (Askeri) input/output
- girdi/çıktı anahtarlaması
- input/output switching
- girdi/çıktı anayolu
- input/output trunk
- girdi/çıktı aygıtları
- input/output devices
- girdi/çıktı denetim sistemi
- input/output control system
- girdi/çıktı denetimi
- input/output control
- girdi/çıktı dizgesi
- input/output system
- girdi/çıktı işlemcisi
- input/output processor
- girdi/çıktı kanalı
- input/output channel
- girdi/çıktı kapısı
- input/output port
- girdi/çıktı kesilmesi
- input/output interrupt
- girdi/çıktı kitaplığı
- input/output library
- girdi/çıktı oluğu
- input/output channel
- girdi/çıktı sistemi
- input/output system
- girdi/çıktı sınırlamalı
- input/output limited
- girdi/çıktı tamponu
- input/output buffer
- girdi/çıktı trafik denetimi
- input/output traffic control
- girdi/çıktı yazmacı
- input/output register
- girdi/çıktı yordamları
- input/output routines
- girdi/çıktı çizelgesi
- input/output table
- girdi/çıktı ünitesi
- (Askeri) input/output unit
- hacı sandığımızın haçı koynunda çıktı
- (Konuşma Dili) We were deceived at first by his appearance
- kadı kızı Kadire, geldi çıktı sedire
- (Konuşma Dili) She thinks she's too good to help with the work
- kolum çıktı
- I dislocated my arm
- not defteri için çıktı
- (Bilgisayar) output to notepad
- ok yaydan çıktı
- (Konuşma Dili) What's done is done; there's no turning back./The die is cast
- ok yaydan çıktı
- the die is cast
- sıfır çıktı
- zero output
- taslak çıktı
- (Bilgisayar) draft output
- word için çıktı
- (Bilgisayar) outputto word
- zıp diye all of a sudden, suddenly: Adam zıp diye karşıma çıktı. The fellow
- suddenly appeared in front of me
- çık
- quit
Tom couldn't quite make out what the sign said.
- Tom işaretin ne anlama geldiğini tam olarak çıkaramadı.
She advised him to take a long holiday, so he immediately quit work and took a trip around the world.
- O, ona uzun bir tatile çıkmasını tavsiye etti, bu yüzden o, derhal işi bıraktı ve dünya yolculuğuna çıktı.
- çık
- exeunt